Merhaba sevgili Relater,
Ben Psikolog Alara Tanfer, bugün İyi Hissettiren Bülten’de birlikteyiz ve benliğimizin önemli bir parçasını ele alıyoruz. Günlük hayatımızda sıklıkla stresli durumlarla, yoğun duygularla veya kimi zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu deneyimlerin üstesinden gelmek için zihnimiz, iyilik halimizi korumamıza yardımcı olmak adına bilinçdışı stratejiler olan savunma mekanizmalarını devreye sokuyor. Hepimiz başka başka savunma mekanizmaları kullanıyoruz. Bu mekanizmaları anlamak, kendimizi ve ilişkilerimizi daha iyi tanımamızı sağlayarak daha tatmin edici bir yaşam sürmemize olanak sağlıyor. Bilinçdışının büyülü dünyasına adım atarak savunma mekanizmalarına daha yakından bakalım mı?
Savunma mekanizmaları, hoş olmayan düşünce veya durumların yarattığı olumsuz duyguları azaltmak için kullandığımız otomatik ve bilinçdışı psikolojik süreçler olarak tanımlanıyor. Sigmund Freud tarafından ortaya atılan ve kızı Anna Freud tarafından geliştirilen bu kavrama göre savunma mekanizmalarımız sayesinde gerçekliği çarpıtarak bizim için daha kabul edilebilir hale getiriyor ve duygusal dengemizi korumaya çalışıyoruz.
Bu tanımı okuduğumuzda savunma mekanizmalarının olumsuz psikolojik süreçler olduğunu düşünebiliyoruz. Fakat sağlıklı bir şekilde yaşamımızda yer aldıklarında savunma mekanizmaları zor durum ve olaylara adapte olmamızı sağlıyorlar. Öte yandan, aşırı veya uygunsuz bir şekilde devreye girdiklerinde hem refahımızı hem de ilişkilerimizi olumsuz yönde etkileyebiliyorlar. Peki en sık kullandığımız savunma mekanizmaları neler? Gel daha yakından bakalım!
Bastırma: Acı verici düşünceleri veya anıları farkında olmadan bilinç dışına itme eylemini bastırma olarak adlandırıyoruz. Örneğin, çocukluğumuzda bize acı vermiş bir olayı hatırlayamıyor olmamız bastırma mekanizmasının bir sonucu olabiliyor.
Yansıtma: Kendimize ait kabul edemediğimiz veya rahatsız edici duygu ve düşünceleri bir başkasına atfettiğimizde yansıtma ya da diğer adıyla projeksiyon yapıyoruz. Örneğin, içten içe partnerimizi kıskanırken onu kıskançlıkla suçlamamız yansıtma yaptığımızı gösterebiliyor.
Rasyonelleştirme: Bizde rahatsız edici duygu veya düşünceler uyandıran bir durumdan kaçmak için mantıklı bir neden ortaya atmamıza rasyonelleştirme deniyor. Örneğin, dahil olmak istediğimiz bir projeye seçilmediğimizde bunun sebeplerini anlamak ve kendimizi geliştirmeyi denemek yerine “Zaten o kadar da istemiyordum, bu şekilde kendime daha fazla vakit ayırabileceğim.” dediğimizde rasyonelleştirme yapmış oluyoruz.
İnkar: Bize acı veren veya iyilik halimizi tehdit eden bir olayın varlığını reddettiğimizde inkar savunma mekanizmasını devreye sokmuş oluyoruz. Örneğin, partnerimiz ayrılmak istediğini söyledikten sonra sanki bu kısa bir araymış gibi davrandığımızda ya da onunla iletişime geçmeye çalıştığımızda durumu inkar ediyoruz.
Süblimasyon: Olumsuz veya toplumda kabul görmeyen dürtülerimizi olumlu ya da yapıcı bir faaliyete yönlendirmeye süblimasyon deniyor. Örneğin, öfkelendiğimiz bir dostumuza karşı saldırgan hareketlerde bulunmak yerine kendimizi sanatsal bir aktiviteye verdiğimizde süblimasyon yapmış oluyoruz.
İncelediğimiz bu başlıca savunma mekanizmalarının yanı sıra birçok farklı savunma mekanizması bulunuyor. Yukarıda incelediğimiz mekanizmalar arasından sana tanıdık gelenler oldu mu? Şimdi farkındalıkla baktığında “Aa ben sanırım bazen bunu yapıyorum!” dediğin oldu mu? Eğer olduysa bunun çok normal olduğunu unutma. Yukarıda altını çizdiğimiz gibi, dengeli bir şekilde kullanıldıklarında savunma mekanizmaları iyilik halimizin devamlılığını sağlama görevi üstleniyorlar. Peki onları sağlıklı kullanabilmek için neler yapabiliriz?
Farkındalık pratikleri yaparak düşünce ve duygularımıza yargılamadan alan açabilir, ne zaman ve hangi amaçla savunma mekanizması kullandığımızı belirleyebiliriz.
Duygularımızı anlamak, tanımak ve onları yargılamadan deneyimlemek üzerine çalışarak savunma mekanizmalarının olumsuz bir noktaya gelmesini engelleyebiliriz.
Eğer savunma mekanizmalarımızın bize veya ilişkilerimize zarar verdiğini düşünüyorsak bir ruh sağlığı uzmanı ile onlar üzerinde çalışabiliriz.
Irvin D. Yalom - Günübirlik Hayatlar
Irvin Yalom'un "Günübirlik Hayatlar" kitabı, bize psikoterapinin derinliklerine dair samimi ve etkileyici hikayeler sunuyor. Yalom, kendi terapi seanslarından derlediği gerçek vakalar aracılığıyla bize insan psikolojisinin karmaşıklığını ve terapötik sürecin inceliklerini aktarıyor. İnsan doğasının inceliklerini keşfetmek ve bir yandan da kendini anlamak istiyorsan bu kitabın senin için değerli bir rehber olacağını düşünüyoruz!
Bu haftaki bültenimizin sonuna gelirken sana sağlık, sevgi ve kahkahalarla dolu günler diliyorum sevgili Relater. Bir daha görüşünceye kadar kendine iyi bak!
Alara
Okuduklarımın arasında en zor anlaşılanı...