“Yok artık! Buna da inanılır mı?” Dedirten Komplo Teorileri
Merhaba Sevgili Relater,
Ben Relate içerik ekibinden Psikolog Alara Tanfer, bu hafta İyi Hissettiren Bülten’i ben kaleme alıyorum. Bu hafta sosyal medyada, dizilerde hatta geleneksel medyada bile sıklıkla karşılaştığımız bir konu hakkında konuşalım istiyorum: komplo teorileri! Bazen sen de bazı haberlerle veya düşüncelerle karşılaştığında “İnsan buna da inanmaz artık!” diyor musun? Peki insanlar neden komplo teorilerine inanıyorlar ya da komplo teorileri üretmeye meyilli oluyorlar? Psikoloji bilimi bu konuda bize ne söylüyor? Haydi gel daha yakından inceleyelim!
Öncelikle komplo teorilerine baktığımızda daha çok belirsizlik zamanlarında ortaya çıktıklarını görüyoruz. Örneğin, pandemi döneminde veya yakın zamanda yaşadığımız seçim sürecinde birçok farklı komplo teorisiyle karşılaştık. Belirsizliğin bizi komplo teorilerine itmesinin nedeni içinde bulunduğumuz şok edici veya karmaşık durumu anlamlandırmaya duyduğumuz çok insani ve doğal ihtiyaç. Anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz durumlarda komplo teorilerine inanmak belirsizliğin bizde yarattığı kaygı ve stresi azalttığı için bu tür senaryolara sorgulamadan inanmaya daha eğilimli oluyoruz. Kimimiz belirsizlikle mücadele etmek için komplo teorilerini kullanırken kimimiz daha farklı baş etme yöntemleri kullanıyoruz. Peki bu farklılık nereden kaynaklanıyor?
Bilişsel çarpıtmalar: Kimi zaman henüz anlamlandıramadığımız durumlar söz konusu olduğunda gerçekçi temellere dayanmasa bile bu durumlarla ilgili bir sonuca varmaya çalışıyoruz. Aslına bakarsak bunu kendimizi belirsizliğin veya anlamsızlığın içinde kaybolmaktan korumak adına yapıyoruz. Fakat nedeni her ne kadar anlaşılır olsa da bunu yapmak bizi komplo teorilerine karşı daha savunmasız hale getiriyor.
Bağlantı bulma ihtiyacı: Evrimsel olarak baktığımız her yerde bir bağlantı, bir motif görmeye eğilimliyiz. Eminim senin de bulutlara bakıp hayvan ya da obje figürleri gördüğün olmuştur. Ya da duvardaki noktalara bakarken birden korkunç bir surat gördüğün… Bunu yapmamızın sebebi zihnimizin bir şeyleri açıklamaya dair isteği. Çünkü zihnimiz ne kadar çok anlam çıkarırsa o kadar bizi hayatta tutma olasılığının yüksek olacağını varsayıyor. Fakat her zaman noktaları doğru birleştiremiyoruz. İşte bu bağlantı bulma ihtiyacımız nedeniyle kimi zaman tesadüfi olarak gerçekleşen farklı olayları sanki bir bütünün parçasıymış ve birbirleriyle bağlantılıymış gibi algılayabiliyoruz.
Heyecan arayışı: Kimsenin bilmediği bir sırrı bilmek ya da bir gizemi fark etmek hepimizde heyecan uyandırmaz mı? İşte bazen bu heyecana kapılarak sorgulamadan, araştırmadan bazı teorilere inanma eğiliminde olabiliyoruz.
Aidiyet ihtiyacı: Komplo teorilerine genellikle küçük gruplara mensup insanlar inanıyor. Bu kişiler sayılarının azlığı nedeniyle sosyal medya platformları veya forumlar aracılığıyla kolaylıkla iletişim kurabiliyor ve bir topluluk oluşturabiliyor. Kimi zaman kendimizi bir gruba ait hissetme ihtiyacımız nedeniyle komplo teorileri yayan bu grupların sözüne inanabiliyoruz.
Özetle, komplo teorilerine inanmak her zaman bilgisizlik nedeniyle olmuyor. Bazen de bilişsel ve duygusal süreçlerimiz kendimizi bu halde bulmamıza neden olabiliyor. Ki bu çok anlaşılır ve insani bir durum. Fakat özellikle bazı komplo teorileri söz konusu olduğunda bunlara inanmak sosyal ilişkilerimizi bozabiliyor veya kendimizi sürekli tehdit altında hissetmemize neden olabiliyor. Hal böyle olunca bu komplo teorilerine inanmak bize zarar verebiliyor. Eğer sen de kimi zaman kendini bilim ve gerçeklikten uzak fikirlere inanırken buluyorsan belki yukarıda incelediğimiz noktaları kendi açından ele alman sana içgörü kazandırabilir. Benzer şekilde çevrende böyle biri varsa onu eleştirmek yerine bu noktaları göz önünde bulundurmasına yardımcı olarak onu daha gerçekçi bir zemine çekebilirsin.
Bir de belirsizlikle baş etmek konusunda zorlandığını hissediyorsan sana daha farklı baş etme yöntemleri sunmak için #RelateYanında! Hemen uygulamaya girerek bilimsel araştırmalar ışığında hazırlanmış “Belirsizlikle Baş Etmek” yolculuğuna başlayabilir, belirsizliğin üzerimizde yarattığı stres ve kaygıyı azaltan sağlıklı baş etme yöntemlerini hayatına entegre edebilirsin.
Kuşları pek sevmeyen Peter McIndoe’nın onlar hakkında bizi şok edebilecek bir teorisi var! Bu teori ışığında komplolar ve gerçekler hakkında derin bir yolculuğa çıkmak için “Birds aren't real? How a conspiracy takes flight” isimli TED konuşmasını izlemeni tavsiye ediyoruz! Dilersen ayarlardan altyazıyı türkçe seçebilirsin.
Bilgi akışının çok hızlı gerçekleştiği günümüz dünyasında önemli olan bir konuya değindik. Bu sayede bazı kişilik özelliklerinin altında daha derin psikolojik süreçler yatıyor olabileceğini görmüş olduk. Umarım hoşuna gitmiştir sevgili Relater!
Haftaya tekrar görüşünceye kadar sana sağlık ve sevgiyle dolu günler diliyorum!
Sevgiler,
Psikolog Alara Tanfer