Şu An Neye İhtiyacım Var?
Merhaba Sevgili Relater,
Nasılsın? Umarım her şey yolundadır.
Hiç, son âna kadar fark etmeyip de bir anda açlıktan hâlsiz düştüğün oluyor mu? Veya uzun süre ekrana baktıktan sonra boynunun, başının inanılmaz ağrıdını, gözlerinin acıdığını fark ediyor musun?
Böyle zamanlarda, bedenimiz bir süredir bize sinyal veriyor olsa da biz o sinyalleri fark etmiyor ve bunun sonucunda tükenebiliyoruz.
Bu da bizi önemli bir soruya götürüyor: İhtiyaçlarımızın ne kadar farkındayız? Farkında olduklarımızı ne kadar ifade edebiliyor, karşılayabiliyoruz?
Çocukken ihtiyaçlarımızı fark etmekte ve ifade etmekte zorlanıyoruz. Örneğin, acıktığımızda bunu ağlayarak, huysuzlanarak ifade edebiliyoruz. O an neye ihtiyacımız olduğunu anlamak ve o ihtiyacı karşılamak da çevremizdeki yetişkinlere düşüyor. Ancak yetişkinliğe geçtiğimizde ihtiyaçlarımızı anlama ve karşılama sorumluluğu bize geçiyor. Aynı şekilde, ilişkilerdeki ihtiyaçlarımızı da kendi dilimizde açıkça ifade etmemiz gerekiyor. Bir nevi, kendi ebeveynimiz oluyoruz.
Bu her ne kadar kulağa basit gelebilse de aslında zor bir beceri olabiliyor. Çünkü çocukluğumuzdan gelen alışkanlıklarla hâlâ birçok ihtiyacımızı bastırabiliyor, yok sayabiliyor veya net olarak göremeyebiliyoruz.
Bu durum, özellikle ilişkilerde kendini gösterebiliyor. Birine trip atmamızın, küsmemizin veya nedenini anlamadan uzak hissetmemizin altında fark etmediğimiz veya dile getiremediğimiz ihtiyaçlar yatabiliyor.
Elbette hepimiz zaman zaman yetişkin olmaktan yorulabiliyor ve en yakınımızdaki insanlara çocuklaşmak isteyebiliyoruz. İhtiyaçlarımızı açıkça dile getirmek yerine karşı tarafın bizi tanıyıp davranışlarımızdan neye ihtiyaç duyduğumuzu anlamasını bekleyebiliyoruz. Bu, her ne kadar o insanla aramızda tatlı bir oyuna dönebilse de bizi anlamadığında karşı taraf için kafa karıştırıcı ve yorucu olabiliyor. Bizim için de hayal kırıklığına dönüşebiliyor.
Benzer şekilde, kendi ihtiyaçlarımızı zamanında fark edemeyip karşılayamamak da bizi hayal kırıklığına ve hatta bir noktada tükenmişliğe sürükleyebiliyor.
Peki o zaman, ihtiyaçlarımızı nasıl daha iyi fark edebiliriz?
Cevap: hislerimizi dinleyerek.
Şiddetsiz iletişime göre, her bir duygumuzun arkasında karşılanan veya karşılanmayan bir ihtiyacımız yatıyor. Bu yaklaşım, duyguları olumlu ya da olumsuz olarak ayırmak yerine karşılanan ya da karşılanmayan ihtiyaçların bir yansıması olarak ele alıyor. Yani, bir ihtiyacımız karşılandığında mutluluk, huzur, heyecan gibi duygular ortaya çıkarken karşılanmadığında öfke, kırgınlık veya kaygı gibi duygular hissediyoruz. Aslında duygularımız, ihtiyaçlarımızın dili oluyor.
Şiddetsiz İletişim Türkiye’nin sayfasında ihtiyacımız karşılandığında/karşılanmadığında hissettiklerimizin bir listesi bulunuyor. Buraya tıklayarak duygular listesine göz atabilir, aynı linkten ihtiyaçlar listesi gibi başka dokümanlara da ulaşabilirsin.
E peki ya duygularımızı fark etmekte de zorlanıyorsak… O zaman ne yapacağız?
İşte tam bu noktada Relate App’in duygu takvimi devreye giriyor. Her gün birkaç dakikamızı ayırarak nasıl hissettiğimizi takvime kaydettiğimizde duygularımızla ve dolayısıyla ihtiyaçlarımızla daha yakın temasta olmaya başlıyoruz. Örneğin, “Bu hafta neden sürekli huzursuz hissediyorum?” gibi soruların yanıtını bulmak kolaylaşabiliyor.
Takvim sayesinde duygularımızda tekrar eden paternleri fark edebiliyor, nelerin bizi nasıl etkilediğini daha net görebiliyoruz. Bu farkındalık, ihtiyaçlarımızı gözeterek kendimize daha iyi bakmamızın ilk adımı olabiliyor.
O hâlde, seni şu soruyla uğurluyorum sevgili Relater: Şu an ne hissediyorsun ve bu duygunun arkasında hangi ihtiyacın olabilir?
Bonus: Bu ihtiyacını bugün nasıl karşılayabilirsin?
Bir sonraki bültende görüşmek üzere.
Sevgiler,
Aydan ❤️