Sosyal Medyada Akıl Sağlığı: Ne Gerçek Ne Sahte?
Merhaba Sevgili Relater,
Ben Relate içerik ekibinden Karya. Bu haftanın bülteninde yine beraberiz! Görüşmeyeli nasılsın? Yazın sonlarına doğru yaklaşıyor olmak sana nasıl geliyor?
Senin de dikkatini çekiyor mu bilmiyorum ama son zamanlarda neredeyse tüm sosyal medya platformlarında geçmiş yıllarda hiç karşılaşmadığımız kadar çok mental sağlık içeriği ile karşılaşıyoruz. AXA Grubu’nun 2023 yılında 30 bin kişi ile gerçekleştirdiği Zihin Sağlığı ve Esenlik Araştırması’na göre, araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında en yüksek stres ve depresyon oranları Türkiye’de görülüyor. Bu sonuçlar ışığında bu kadar çok mental sağlık içeriği ile karşılaşmamızın çok da şaşırtıcı olmadığını söyleyebiliriz. Anksiyete oranı konusunda da Çin ve Filipinler ile zirveyi paylaşan ülkemizde yine diğer ülkelere göre daha fazla sayıda insan yalnız hissettiğini belirtiyor. Yaşanan savaşlar, ekonomik kriz ya da ekolojik afetler gibi birçok farklı sebeple ilişkilendirilebilecek bu mental sağlık krizi aslında global bir durum ancak Türkiye bu durumu daha derin yaşıyor gibi gözüküyor.
Ülkece mental sağlık konusunda pek de iç açıcı olmayan bir noktadayken mental sağlığa dair bilgilendirici, insanların iyi hissetmelerini sağlayabilecek ya da onları doğru destek kaynaklarına yönlendirebilecek sosyal medya içeriklerinin artması umut verici. Çünkü farklı imkansızlıklar sebebi ile birçok kişi için mental sağlık desteğine ulaşmak zor iken sosyal medya bu noktada erişilebilirliği kolaylaştırıyor. Ancak sahte psikologların, sosyal medya falcılarının ya da psikolojik problemlerin enerji ve aura gibi bilimsel olmayan kavramlarla açıklanmaya çalışılmasının artması ile birlikte “Mental sağlık desteğine duyduğumuz bu ihtiyaç kötüye kullanılıyor olabilir mi?” sorusu da akla geliyor. Bu noktada sosyal medyada karşılaştığımız mental sağlık içeriklerini doğrudan kabul etmemek, kaynağını araştırmak ve güvenilirliğini anlayabilmemiz için işimize yarayabilecek birkaç filtreden geçirmek gerçekten iyi hissedebilmemiz ve kendimizi iyileştirmeye çalışırken kendimize zarar vermememiz için büyük önem taşıyor.
Peki bize iyi gelebilecek güvenilir içeriklerle yalnızca daha fazla tık almak ya da izlenmek amacıyla yapılmış içerikleri birbirinden ayırt etmek için nelere dikkat etmeliyiz?
Fazla kesin ve kalıp ifadeler: Mesela “Yeme bozukluğu ya da duygusal yeme gibi bir problemle baş ediyorsanız bu durum çocukken annenizle yaşadığınız sorunlarla ilgilidir.” gibi fazla kesin ifadeler barındıran bir içerikle karşılaşıyorsak bu içeriğin birilerine yardımcı olmak için değil, dikkat çekmek için paylaşıldığını anlayabiliyoruz. Yaşadığımız problemin kaynağının ne olduğunun bize doğrudan söyleniyor olması belki başta rahatlatıcı gelse de maalesef ki psikoloji bilimi aslında pek de böyle çalışmıyor. Yaşadığımız herhangi bir psikolojik zorluğun birçok farklı kökeni olabiliyor. İki insanın yaşadığı problem tanım olarak aynı olsa bile deneyimleri ve yaşam koşulları birbirinden bambaşka seyrediyor. Dolayısıyla, herhangi bir problem için doğrudan “Kaynağı budur.” ya da “Çözümü budur.” demek pek mümkün olmuyor.
Güvenilir olmayan kaynaklar: Nasıl göğsümüzde yaşadığımız bir ağrıya, hamileliğimizde yaşadığımız bir probleme ya da yükselen tansiyonumuza dair internette karşılaştığımız asılsız bir bilgi bize zarar verebiliyorsa mental sağlığımıza dair karşımıza çıkan güvenilir olmayan bir içerik de o kadar zarar verici olabiliyor. Çünkü psikolojik sağlığımız, fiziksel sağlığımızla beraber bir bütünü oluşturuyor. Bu noktada karşımıza çıkan içeriklerin kaynaklarına göz atmak, kaynaklar belirtilmemişse yorum yazarak kaynak rica etmek, karşılaştığımız bilgiyi APA ya da TPD gibi bilimsel farklı kaynaklardan da kontrol etmek ve paylaşımı yapan hesapların bu konuda yetkin olup olmadıklarını değerlendirmek bize yardımcı oluyor.
Paylaşılan kaynakların hangi yıl yayınlandığına dikkat etmek: Psikoloji literatüründeki birçok bilgi zamanla evrimleşip gelişebiliyor ya da sonradan yapılan araştırmalarla daha farklı sonuçlar bulunabiliyor. Mesela 1980 yılında yapılmış bir araştırmayı kaynak alarak hazırlanan bir içerikteki bilgileri kontrol etmekte fayda oluyor çünkü 2005 yılında aynı konuya dair yapılan daha güncel ve geçerli bir araştırma bulunabiliyor.
İnternet, tarihten ekonomiye birçok farklı alanda bilgi sahibi olabileceğimiz zengin bir alan sunarken post-truth ya da hakikat ötesi dönemi diye adlandırılan, bilgiyi manipüle etmenin ve yanlış bilgiyi yaymanın hiç olmadığı kadar kolay olduğu günümüzde elbette tehlikeli de olabiliyor. Dolayısıyla sosyal medyada mental sağlık hakkında içerikler okur ya da izlerken her zaman için “Bu içerik güvenilir mi?” sorusunu aklımızın bir kenarında tutmak iyilik halimizin devamlılığı için gerekli oluyor.
Neyse ki Relate tam da bu amaçla geliştirilmiş bir uygulama! Stresle nasıl başa çıkabileceğimiz, nasıl sağlıklı alışkanlıklar geliştirebileceğimiz, partnerimizle nasıl güvenli bağlanabileceğimiz ya da ayrılık sonrası nasıl toparlanabileceğimiz gibi birçok farklı içeriği hazırlarken psikoloji alanında lisans, yüksek lisans ve doktora gibi farklı derecelerde eğitim almış bir ekiple onlarca bilimsel kaynağı tarıyor, kullanıcılara iyi gelmesi için en şefkatli şekilde nasıl ifade edebileceğimizi kılı kırk yararak düşünüyor ve ihtiyaç duyan herkes için erişilebilir olmaya gayret ediyoruz. Relate’de olmakla ilgili beni en mutlu eden şey de böyle güzel bir amaç için çalışıyor olmak! Umuyoruz ki fiziksel olarak yan yana olamasak da yanında olabiliyor, iyi hissetme yolculuğunda sana destek olabiliyoruz.
Bu kadar psikolojiden ve mental sağlıktan bahsetmişken bültenimizin sonunda öneri olarak HBO’nun ünlü yapımlarından In Treatment’ı önermek istedim. 4 sezonluk bu dizinin her bir bölümünde Paul adlı bir psikoterapistin farklı danışanlarıyla olan seanslarını, seanstaki diyalogları ve Paul ile danışanlarının terapi sürecinde yaşadığı zorlukları nasıl yönettiğini izliyoruz. Altın Küre ödüllü ve alanında yetkin bir danışma kurulunun eşliğinde yazılan bu dizi, insan psikolojisine dair birçok farklı elementi çok keyifli bir şekilde keşfetme fırsatı sunuyor.
Bu haftalık benden bu kadar!
Tekrar görüşene kadar kendine çok iyi bakman ve yazın son demlerini keyifle geçirmen dileğiyle,
Ece Karya Özkan