Sonsuz bir aşk mümkün mü?
Merhaba Relater,
Ben içerik ekibinden Psikolog Rengim Lal, bugün birlikte aşkı sonsuz kılmanın yollarına bakacağız. Hazırsan başlayalım!
Öncelikle şunu söylemeliyim ki çoğu insan hissettiği aşkı azaltmanın ya da artırmanın kontrol edilebilir bir şey olmadığına inanıyor. Peki sen birine karşı duyduğun aşkı artırıp azaltabileceğine inanıyor musun? İnansam ne olur inanmasam ne olur diyor olabilirsin ama sana şöyle önemli bir gerçekten bahsetmeliyim: Araştırmalara baktığımızda ilişkinin başında hissettiğimiz o yoğun tutulma duygusunun azaldığını görüyoruz. Bu bir gerçek! E bir de sen bunun üzerine ben çabalayarak aşkı sürdürmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum dersen vay halimize! Bu düşünce yapısı uzun soluklu ilişkilere sahip olma olasılığımızı maalesef azaltıyor.
Uzun süren ilişkilere baktığımızda zaman da dahil olmak üzere araya giren dinamiklerin karmaşıklığının içinde yönümüzü bulabilmek için iletişim, dürüstlük ve birlikte paylaşılan deneyimlere ihtiyacımız oluyor. “Aşkın ömrü 3 yıldır.”, “Evlilik aşkı öldürür.” gibi kalıplaşmış sözlere kafa tutup karşımızdaki kişiye duyduğumuz aşkın seviyesini kendimiz düzenlemek için ipleri elimize almak istiyorsak araştırmalar bunu başaran insanların varlığına işaret ediyor. Peki nasıl?
Güven temelini kurarak:
Uzun süren ilişkilerde güven temelinin güçlendirilmesi için açık iletişim ve dürüstlük önemli bir rol oynuyor. Açık iletişim ve dürüstlük, partnerler arasında derin ve kalıcı bir bağın sürdürülmesini sağlıyor. Her ne kadar aşkı artıran ya da azaltan bir faktör olarak karşımıza çıkmasa da güvenin bir ilişkinin sürdürülebilmesi için gerekli bir faktör olduğu görülüyor.
Yeni maceralara atılarak:
Öte yandan partnerle birlikte yeni ve heyecan verici aktivitelere yelken açmak, aşk seviyesini artıran faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. İlişki kalitesini artırmaya yönelik bu proaktif yaklaşımın, özellikle uzun soluklu ilişkilerde partnerlerin birbirlerine karşı hissettiği aşkın azalmasını önlemek için güçlü bir araç olduğu görülüyor. Birlikte yeni deneyimler yaşamak ilişkiye canlılık katıyor ve uzun vadede geriye dönüp baktığımızda birer neşe ve bağlantı kaynağı olan ortak anılar biriktirmemizi sağlıyor.
Sevgimizi ifade ederek:
Aşkımızı uzun ömürlü kılma yolunda uygulayabileceğimiz basit ama etkili bir strateji de partnerimize karşı hissettiğimiz sevgiyi ifade etmek. Partnerimize olan sevgimizi dile getirmek ve onu takdir etmek, ilişkimizde olumlu bir atmosfer oluşmasına katkıda bulunarak aramızdaki duygusal bağı güçlendiriyor. Sevgimizi ve takdirimizi sözel bir şekilde ifade etmek önemli olsa da bunları davranışlarımıza yansıtmak da ilişkide birbirimize duyduğumuz aşkın büyümesini sağlıyor. Partnerimize fiziksel yakınlık göstermek, süprizler yapmak ve hediyeler almak bu davranışlara örnek olarak gösterilebiliyor
Kaliteli zaman geçirerek:
Partnerimizle kaliteli zaman geçirmenin önemi de aşkın uzun ömürlü olması için vurgulanan unsurlardan biri. Ortak hobilerimizi icra ederek, anlamlı sohbetlerde bulunarak ya da sadece yan yana olarak ilişkiyi beslemek aramızdaki yakınlık duygusunu besliyor. Burada sadece yan yana olma halini biraz açmanın önemli olduğunu düşünüyorum çünkü vaktimizin çoğunda yan yana olsak da telefonlarımızda vakit geçirmek, yani aslında birbirimizden kopuk bir şekilde vakit geçiriyor olmak ilişkiye iyi gelmiyor. Doğal olarak zaman zaman bu durumu deneyimlesek de yan yana olduğumuz zamanlarda birbirimize ve ilişkimize odaklanmak önem taşıyor. Bu bazen sadece birbirimize sarılarak oturmak şeklinde de olabiliyor.
İlişkiyi yeniden değerlendirerek:
Aşk duygusunu kişinin kendi kendisine artırabileceğini gösteren bir araştırmada bu durumun mümkün olması için katılımcılara partnerlerinin ve ilişkilerinin olumlu yönlerini düşünmeleri ya da ilişkiye dair olumlu gelecek senaryoları hayal etmeleri söyleniyor. Bunları yapan durumdaki katılımcılar, aşk duygularının yükseldiğini ve bağlanma düzeylerinin arttığını bildiriyor. Benzer bir şekilde katılımcılar partnerlerinin ve ilişkilerinin olumsuz yönlerini düşünerek ve olumsuz gelecek senaryoları hayal ederek aşk duygularında bir düşüş yaşayabiliyor.
Birliktelik ve bağımsızlığı dengeleyerek:
İlişkilerin uzun sürmesi ve aşkın korunması için birlikte vakit geçirmek kadar kişisel alanımızı korumaya da ihtiyacımız oluyor. Partnerimizden ayrı geçirdiğimiz zamanların tadını çıkarmak ve bu zamanı kendi ilgi alanlarımızı tatmin etmek ve geliştirmek adına değerlendirmek önem taşıyor. Bu şekilde bilinçli bir denge kurmak, bağımsızlık hissini sürdürmemizi sağlayarak ilişkimizin genel kalitesine katkıda bulunuyor.
Özetle, bu altı maddenin uzun süren aşkların ve ilişkilerin kilit noktaları olduğu görülüyor. Aşk karşısında çaresiz hisseden, aşk duygusunun azaldığını hissedince ilişkiyi bitirmeyi tercih edenlerimiz de varken aşkını büyütmek için bilinçli bir şekilde çabalayanlarımız ilişkilerini uzun vadede daha da besleyebiliyorlar. Ama tabii ki bu tarz araştırmaların hepimizi kapsamasının mümkün olmadığını biliyoruz. Yani sen dersen ki “Olmayınca olmuyor Rengim!”, çok anlaşılır, anlarım. Öte yandan bence hayatı daha büyük bir aşkla yaşamak için denemeye değer şeyler gibi duruyor, ne dersin?
Senin de aşkı beslediğine inandığın başka fikirlerin varsa benimle rengimlal@therelate.app mail adresi üzerinden paylaşmayı unutma.
Aşk hayatının her geçen gün daha da büyüyüp güzelleşmesini dilerim.
Sevgiler,
Psikolog Rengim Lal
Instagram: @psikolog.rengimlal
Bahsi geçen araştırma:
Langeslag, S. J., & van Strien, J. W. (2016). Regulation of Romantic Love Feelings: Preconceptions, Strategies, and Feasibility. PloS one, 11(8), e0161087. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0161087