Romantik İlişkiler Seni Kaygılandırıyor mu?
Romantik ilişkiler kimilerimiz için heyecan verici kimilerimiz için ürkütücü bir tecrübe olabiliyor. Peki sen hangi taraftasın?
Şubat ayına girmemizle birlikte etrafımızı kırmızı ve pembenin tonları, kalpler ve aşk filmleri sarmaya başladı. Bu atmosfer, bazılarımız için heyecan verici olsa ve “doğru kişi”yi bulma fırsatını temsil etse de bazılarımız için kaygı uyandıran ve kişisel sorgulamalar içeren bir süreç olabiliyor. Eğer uzun süredir romantik bir ilişkimiz yoksa, bir ilişkiye başlamak istiyor ama adım atmaktan çekiniyorsak ya da içinde bulunduğumuz ilişkiyi bir türlü bir adım ileriye taşıyamıyorsak kaygı duyan grupta olmamız daha olası. Şubat ayı bu durumların nedenlerini anlamak ve kendimizi dinlemek için bir fırsat olabilir!
Romantik bir ilişkiye başlamak, flört etmek ya da ilişkilerimizi bir sonraki adıma taşımak kimimiz için daha kolayken kimimiz için biraz daha zor ve karmaşık bir durum olabiliyor. Birinden hoşlandığımızda hemen kendimize “O beni beğenmez.”, “İlişkiye başlasak bile yürümesi çok zor.”, “İçinde bulunduğum durumun ciddiyeti korkutucu.” gibi cümleler kurabiliyoruz. Ya da ilişki başladığında “Acaba sürecek mi?”, “Karşımdaki insanı gerçekten beğeniyor muyum?”, “Biraz yavaşlamalı mıyız?”, “Bana olan ilgisini kaybeder mi?” gibi sorular zihnimizi meşgul etmeye başlayabiliyor. Peki bu kaygılar kaynağını nereden alıyor?
İlişki Kaygısını Tanıyalım
İlişkiden kaçınma ya da ilişkiye başlama konusunda kararsız kalma durumuna ilişki kaygısı adını veriyoruz. Elbette ilişkide olmamayı tercih etmek de ilişkide olma tercihi kadar normal ve sağlıklı bir durum. Fakat bu, bize ait bir tercih yerine ilişki kaygımızın aldığı bir karar olduğunda bizim için zarar verici bir süreç olabiliyor. Romantik bir ilişkiyi arzuladığımız ama bilinçli ya da bilinçsiz bir ayrılık kaygısı yüzünden ilişkiden uzak durduğumuzda yalnızlık bizim için yıpratıcı bir hal alabiliyor. Ayrılık kaygısının sebeplerini fark etmek, kontrolü tekrar elimize almamıza ve bu konudaki seçimimizi özgürce yapabilmemize fırsat sağlıyor.
1.Kaybetme korkusu: Bazen bir ilişkinin yürümemesi ya da bitmesi ihtimalinden kendimizi korumak için ilişkiye hiç girmemeyi ya da sürdürmemeyi tercih edebiliyoruz. Aslında böyle yaparak yara alma ihtimalimizi ortadan kaldırmak istesek de bir ilişkiyle büyüyüp gelişme ihtimalimizi yok ediyoruz. Böyle bir durumda kendimize şunu sorabiliriz: Ya yürürse?
2.Eleştirel iç ses: Eleştirel iç sesimiz kimsenin bizi sevmeyeceği, sıkıcı olduğumuz, yeterince beğenilecek özelliklerimiz olmadığı, her zaman başkalarının tercih edileceği ve ilişkiye değer olmadığımız gibi olumsuz cümleler kuruyor. Eleştirel iç sesimiz, genellikle gerçeklikten uzak oluyor ve başkalarının bizim hakkımızda akıllarından bile geçirmedikleri olumsuz düşünceleri içeriyor. Eleştirel iç sesimizi susturmak için öz bakımımıza önem vererek, kendimize öz şefkat göstererek gerçekten bir ilişkiye hazır olup olmadığımızı değerlendirebiliriz.
3.Yakınlık korkusu: Romantik ilişkiler, etrafımızdakilere ördüğümüz duvarları indirdiğimiz, bize özel duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımız ilişkiler oluyor. Bazılarımız duvarlarımızı indirmekten, kırılgan yanlarımızı ve olumsuz özelliklerimizi karşımızdakine göstermekten çekinebiliyoruz. Bu korkuyu yenmek için olumlu ve olumsuz, güçlü ve güçsüz, güzel ve çirkin her özelliğimizle bir bütün olarak sevilmeye layık olduğumuzu kendimize hatırlatmak faydalı olabiliyor.
4.Geçmiş tecrübeler: Geçmiş deneyimlerimiz, hayatımızın her alanında olduğu gibi romantik ilişkilerimizdeki davranışlarımız ve tercihlerimizde de etkili olabiliyor. Eğer geçmişte reddedilmek, terk edilmek ya da aldatılmak gibi olumsuz tecrübeler yaşadıysak ilişki kaygısı yaşamamız daha olası oluyor. Fakat geçmişteki olumsuz tecrübeler nedeniyle yeni ihtimallere şans vermediğimizde karşımıza çıkabilecek sağlıklı bir ilişki deneyimine kapıları kapatabiliyoruz. Geçmişimizi kabul ederek ve bu deneyimlerden çıkardığımız derslerle bizi tatmin eden ilişkilere şans tanıyabiliriz.
İlişki kaygısı yaşadığımızda içinde bulunduğumuz romantik ilişkiye bir şans vermekten çoğunlukla kaçınıyoruz. Fakat açık iletişim, hayatımızın birçok alanında olduğu gibi romantik ilişkilerimizde de iyileştirici bir rol üstleniyor. Flört ettiğiniz kişiyle aranızdaki ilişkinin ciddileşmesinden mi korkuyorsunuz? Partnerinizle aynı eve çıkmak sizi kaygılandırıyor mu? Yalnız biri olma konforunun bir ilişkide var olamayacağını mı düşünüyorsunuz? Böyle durumlarda karşımızdaki kişiyle ya da partnerimizle açık bir şekilde bu kaygılarımızı paylaşmak ön yargılarımızdan kurtulmamızı sağlıyor ve partnerimizle daha sağlam bir ilişkinin temellerini atmamıza yardımcı oluyor. Aklımızdan geçen düşüncelerin ön yargı içerip içermediğini anlamak ve kaygılarımızla ilgili partnerimizden destek alabilmek için açık ve dürüst iletişim oldukça yararlı oluyor.
İlişki Kaygın Üzerinde Çalışırken #Relate Yanında!
Eğer bir ilişkide olmamanın ya da ilişkini bir ileriki seviyeye taşımaktan kaçınmanın bir tercihten daha çok ilişkilerle ilgili kaygı verici ve olumsuz düşüncelerinden kaynaklandığını düşünüyorsan yalnız değilsin! Relate uygulamasındaki “Kendi Değerini Keşfetmek”, Partnerle Güvenli Bağlanmak”, “Kendini Sevmeyi Öğrenmek”, “Eleştirel İç Sesi Susturmak”, “Yalnızlıktan Kurtulmak” ve “Partnerine Güven Duymayı Öğrenmek” yolculuklarıyla ilişki kaygın üzerine çalışabilir ve ilişkiye dair seçimlerinde kontrolü tekrar eline alabilirsin.
Duyguları ve deneyimleri rahatça paylaşabilmek ve gerektiğinde kırılgan olabilmek, romantik ilişkilere adım atmakta ve ilişkileri sürdürmekte bizlere faydalı olabilecek özellikler oluyor. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek istersen Brené Brown’un Kırılganlığın Gücü isimli konuşmasını izlemek iyi gelebilir!
İlişkini ciddileştirmek ya da yeni bir ilişkiye başlamak konusundaki kaygılarının geçmişteki olumsuz deneyimlerine dayandığını düşünüyorsan Deniz Dülgeroğlu’nun Neden Hep Yanlış İnsanlara Aşık Oluyorum podcasti, daha sağlıklı ilişkiler kurmana yardımcı olabilir.