Othello Sendromu: Aşırı Kıskançlığın Psikolojideki Yeri
Othello sendromu kavramını hiç duymuş muydun?
Kıskançlık hepimizin zaman zaman farklı yoğunluklarda deneyimlediği insani bir duygu. Adını Shakespeare’in ünlü trajedisinden alan bu sendromda ise kıskançlık duygusu daha şiddetli ve bir nevi tehlikeli bir hal alıyor. Sanrıları da içinde bulundurmasıyla klinik bir boyuta ulaşan Othello Sendromu’nu yakından tanımaya ve kıskançlığın patolojik yüzünü keşfetmeye hazır mısın?
Merhaba Sevgili Relater,
Ben Relate içerik ekibinden Psikolog Alara Tanfer. Bugün hepimizin yakından tanıdığı bir duygunun karanlık yüzüne bakalım istiyorum: kıskançlık.
Başta romantik partnerimiz olmak üzere hepimiz sevdiklerimizi biraz kıskanıyoruz. Hatta küçük kıskançlıklar kimi zaman hoşumuza da gidiyor. Fakat Othello sendromunda durum biraz daha farklı. Sanrısal kıskançlık veya hastalıklı/patolojik kıskançlık olarak da bilinen Othello Sendromu, kişinin somut kanıtlar olmasa bile partnerinin sadakatsiz olduğuna inandığı psikiyatrik bir durum olarak tanımlanıyor. Bu sanrısal kıskançlık hali, karşı tarafa yönelik tekrarlayan ve asılsız suçlamaları beraberinde getirerek hem bu sendromu deneyimleyen kişi hem de partneri için oldukça yıpratıcı sonuçlara neden oluyor. Yani bu sendromda kıskançlık basit bir güvensizlik hissinin ötesine geçiyor ve takıntılı davranışlar, aşırı baskı ve temeli olmayan suçlamalarla karakterize olan bir duruma dönüşerek kişinin sadakatle ilgili konularda hayalle gerçeği birbirinden ayıramadığı klinik bir tabloya bürünüyor.
“Peki neden?” diye sorduğunu duyar gibiyim. Bugüne kadar süregelen araştırmalar henüz Othello sendromunun kesin bir nedenini bulamasalar da altta yatan farklı psikolojik mekanizmalar hakkında bize birçok bilgi veriyor. Gel, birlikte inceleyelim:
Bilişsel faktörler: Araştırmalara göre bilişsel bozukluklar kıskançlığın bu şekilde aşırı bir tabloda yaşanmasına sebep olabiliyor. Böyle bir durumda kişi mental bir filtreleme yaparak yalnızca kendi inançlarını doğru çıkaracak bilgileri arıyor. Yani sadakatsizliğe uğramadığını gösteren gerçeklikler buğulu bir camın ardında kalırken sanrısal inançlarını tetikleyen bilgiler daha belirgin hale geliyor.
Güvensiz bağlanma stili: Erken dönemde kurulan ilişkilerin bazı psikolojik hassaslıklarla birleşerek Othello sendromunun gelişmesine neden olabildikleri düşünülüyor. Güvensiz bağlanma stiline sahip kişilerin partnerlerine karşı daha kaygılı, sahiplenici ve yer yer kontrolcü oldukları görülüyor. Eğer kişinin psikolojik sağlığı da kaygan bir zemindeyse iki durum bir araya gelerek kıskançlığın patolojik bir hal almasına neden olabiliyor.
Nörolojik faktörler: Bilimsel çalışmalara göre Parkinson, demans veya Alzheimer gibi nörolojik hastalıklar Othello sendromunu tetikleyebiliyor. Bu nörolojik durumlarda görülen beyin kimyasındaki değişimler takıntı ve sanrı eğilimlerini şiddetlendirerek aşırı kıskançlığa neden olabiliyor.
Sosyokültürel faktörler: Sosyal ve kültürel bileşenlerin bire bir Othello sendromuna sebep olduklarını söyleyememiz doğru olmasa da semptomları şiddetlendirebileceklerini de göz ardı etmememiz gerekiyor. Aşırı kontrolü ve sağlıksız derecede bir kıskançlığı sevginin bir işareti olarak yücelten kültürel söylemler bilinçaltımızda sağlıksız ilişki dinamiklerini teşvik edebiliyor. Bununla birlikte toplumsal normlar ve çarpıtılmış cinsiyet algıları da ilişkilerdeki sağlıksız beklenti ve davranışları tetikleyebiliyor.
Ne yapabiliriz?
Eğer böyle bir durumda olduğumuzu veya partnerimizin bize karşı hastalıklı bir kıskançlıkla hareket ettiğini düşünüyorsak atabileceğimiz en doğru adım bir uzmandan yardım almak oluyor. Eğer partnerimiz iş birliği kurabilecek durumdaysa birlikte çift terapisine gitmek, değilse bireysel terapiden faydalanmak göz önünde bulundurabileceğimiz durumlar arasında geliyor.
Yardım almanın yanı sıra ilişki dinamiklerimiz hakkındaki farkındalığımızı artırmamız gerekiyor. Bunun için ilişkiye elimizden geldiğince dışarıdan bir göz gibi bakmaya çalışmak yapabileceğimiz şeyler arasında geliyor. Fikrine güvendiğimiz, ilişkiye tarafsız bir gözle bakabileceğine inandığımız insanlara bu kazanımı sağlayabilmek adına sorular sormak faydalı olabiliyor.
Eğer psikolojik veya fiziksel güvenliğimizin tehlikede olduğunu düşünüyorsak unutmamamız gerekiyor ki güvenlik en başta önceliklendirmemiz gereken konu. Bu nedenle güvendiğimiz kişilerden veya uzmanlardan yardım almaktan çekinmememiz büyük önem taşıyor. Unutma, yalnız değilsin ve ihtiyacın olan yardımı her zaman bulabilirsin.
Klinik bir tablo izlemese de kıskançlık duygusu ve güvensizlik hissi hepimiz için olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Endişelenme, Relate bu konuda da yanında! Daha sağlıklı ilişkiler kurmak ve duygularını daha sağlıklı bir şekilde deneyimlemeyi öğrenmek istiyorsan “Partnerle Güvenli Bağlanmak”, “Partnerine Güven Duymayı Öğrenmek” ve “Zor Duygularla Baş Etmek” yolculuklarına başlayarak kendinin ve partnerinin iyilik halini artırabilirsin.
Bir bültenin daha sonuna geldik sevgili Relater. Umarım harika bir hafta geçirirsin ve gerek sosyal yaşamında gerek partnerinle sağlıklı ve mutlu anılarla dolu günlerin olur.
Herhangi bir sorun olursa bana alara@therelate.app adresinden ulaşmaktan çekinme!
Sevgiler,
Alara.