Motivasyon Nereden Bulunur?
Merhaba Sevgili Relater,
Ben içerik ekibimizden Karya. Nasılsın bu aralar? Eylül ayı sence de çok hızlı gelmedi mi? Hatta sen bu satırları okurken Eylül ayını yarılamış olacağız. Ben gerçekten nasıl oldu da yaz bitti anlamadım. Sonbaharı da çok severim aslında, o yüzden hissettiğim yazın bitişine yönelik bir yas gibi değil de zamanın akışını idrak edememenin verdiği bir şaşkınlık hali gibi. Eğer sen de benzer bir ruh halindeysen ve henüz okumadıysan ekibimizden Psikolog Aydan Albayrak’ın geçen hafta yazdığı bülteni bu haftanın bültenine başlamadan önce okumanı tavsiye ederim. Aydan’ın bizi sonbaharı karşılamaya hazırladığı bu bülten, yılın yeni bir dönemine gerçekten geçiyor olduğumuzu kabul etmemi sağladı.
Eh, yazın bitişini kabul edememenin önemli ve bence gayet geçerli sebeplerinden biri de yaz mevsimi boyunca kendi kendine rölantide akma lüksüne sahip olan sorumlulukların bir anda ağırlaşacak olması. Elbette birçoğumuz yaz boyunca bir şekilde çalışmaya devam etmiş ve 7/24 deniz-kum-güneş havasında bir yaz geçirmemiş olsak da yazın bitişi ile tatile çıkma dönemi de bir noktada sonlanıyor. Yazın birçok sektör için biraz daha hafifleyen iş yükü Eylül-Ekim ile beraber doğal ritmine geri dönüyor. Uzaktan çalışabildiğimiz gün sayıları azalıyor. Hatta bir kısmımızın Eylül ayı ile beraber okulu başlıyor. Kimimiz lisans, kimimiz yüksek lisans, kimimiz ise doktora için kolları sıvadı ve hatta ders seçimlerini yaptı bile.
İşin aslı, yazın iyi dinlenmiş olsak bile üzerimize bir rehavet çökebiliyor ve yeni bir iş/okul dönemine başlamak için motivasyon bulmakta zorlanabiliyoruz. Ben de bu haftanın bültenini okula ya da işe tam gaz geri dönerken ihtiyacımız olan motivasyonu nasıl sağlayabileceğimiz üzerine yazmak istedim. En azından benim böyle bir bültene çok ihtiyacım vardı. :)
Yeni bir ajanda almak: Günümüzde artık çoğumuz dijital bir ajanda kullanmayı tercih etse de ben şahsen klasik defter şeklinde bir ajanda alıp yapmam gerekenler listesindeki maddeleri yaptıkça üzerine çizgi çekmeyi sevenlerdenim. O yüzden her akademik yılın başında yeni bir ajanda almak hem ilk haftalarda motivasyonumu yüksek tutmama yardımcı oluyor hem de ajandayı düzenli kullandıkça yaptıklarımı somut halde görmemi sağlıyor. Böylece motivasyonumu sürdürmek için de bir referans noktam oluyor. Sen de dijital ajandanda yeni başlayacak bu dönem için ayrı bir dosya oluşturabilir ya da renkli ajandalar içerisinden kendine bu yıla özel bir tane seçebilirsin.
Kendimize daha şefkatli bakmak: Motivasyonumuzun düşük olmasının sebeplerinden biri de geçmişteki başarısızlıklarımız ya da eksiklerimizden dolayı kendimize fazla yüklenmek olabiliyor. Bir önceki dönem ortalamamızın düşük gelmesinin ya da yürüttüğümüz bir projenin planladığımız kadar iyi ilerlememiş olmasının üzüntüsünü yeni başlayacak olan döneme taşıyabiliyoruz. Geçen dönemlerde yaptığımız hataları düşünüp kendimizi başarısız ya da değersiz olmakla suçladığımızda hem ruh halimizle beraber motivasyonumuzu da düşürüyor hem de kendimize bu hataları telafi etmek için bir alan bırakmamış oluyoruz. Oysaki geçmişteki olumsuz deneyimlerimize bizim kim olduğumuzu belirleyen şeyler olarak bakmak yerine çeşitli sebeplerle olumsuz gelişen olaylar olarak baktığımız zaman bu deneyimlerden öğrenmek de mümkün oluyor. Bu olumsuz deneyimlere dair kendimize daha şefkatli baktığımızda motivasyonumuzu da korumuş oluyoruz.
Küçük parçalara ayrılan görevler ve küçük ödüller: Yeni bir döneme başlarken hedeflerimizi belirlemek için masaya oturduğumuzda hedefler listesini biraz bol kepçeden hazırlayabiliyoruz. Ancak büyük çaplı ve gerçekleşmesi belli bir zaman alacak olan hedefler bize süreç içerisinde dopamin sağlamayabiliyor. Bu yüzden süreç içerisinde ödül mekanizmalarımızı çalıştırmak motivasyonumuzu daha diri tutuyor. Büyük çaplı hedefleri küçük parçalara ayırdığımız zaman ilerlememizi görebiliyoruz. Hedefimize doğru ilerlediğimizi gördüğümüz sürece daha yüksek bir motivasyon ile devam edebiliyoruz. Bu küçük hedefleri tamamladıkça kendimize vereceğimiz küçük ödüller ise hem süreci daha keyifli kılıyor hem de ödül mekanizmalarımızı harekete geçiriyor.
İçsel motivasyonunu tekrar keşfetmek: Çocukken bir resim çizeceğimizde ya da o dönemin popüler çocuk bilim dergilerinde uzayla ilgili bir şeyler okuyacağımızda bunu doğal bir şekilde, öylece içimizden gelerek yapardık. Hatırlıyor musun? Bir şeyleri aynı çocukluğumuzdaki gibi içimizden gelerek, yalnızca bizi mutlu ettiği için yaptığımızda içsel motivasyonla yapmış; başka bir hedefe ulaşmak için bir araç oldukları ya da bize bir tür ödül sağlayacakları için yaptığımızda ise dışsal motivasyonla yapmış oluyoruz. Mesela, sınavda yüksek bir not almak için ders çalışmak ya da para kazanmak için işe gitmek dışsal motivasyona örnek olabilir. Günümüzde ödül-ceza mekanizması üzerine oluşturulmuş bir eğitim sistemine sahip olduğumuz için çocukken sahip olduğumuz içsel motivasyonumuz zamanla kaybolup yerini büyük çoğunlukla dışsal motivasyon alabiliyor. Dolayısıyla harekete geçmek için dışsal bir motivasyona ihtiyaç duymayı engellemek pek mümkün olmayabiliyor. Sonuçta zihnimiz yıllardır bu şekilde çalışmaya programlanmış. Ancak gün içinde yaptıklarımızı, işimizi ya da ödevlerimizi daha şevkle yapıyor olmak için içsel motivasyonumuzu tekrar keşfetmeye ve onu tozlu raflar arasından çekip çıkarmaya düşündüğümüzden daha çok ihtiyacımız var. Neler yaparken zamanın akışını unutuyorsun? Hangi aktivitelerle ilgilenirken o şeyden başka bir şey düşünemiyorsun? En çok nelerle ilgilenirken mutlu oluyorsun? Sana en çok ne ilham veriyor? Dilersen bu hafta zihninde bu sorulara birazcık yer ayırabilirsin.
Relate uygulamasına yeni yüklenen “Motivasyonu Artırmak” yolculuğuna başlamak: Sana motivasyona bol bol ihtiyaç duyacağın bugünlerde yeni bir yolculuk hazırlamayı da ihmal etmedik. Umarım motivasyonunu artırmak konusunda yazdığım bu bülten sana bu pazar sabahı bir nebze de olsa fikir vermiştir. Eğer motivasyonunu yüksek tutmak için daha da derinlere dalmak istersen bilimsel makaleleri kaynak alarak hazırladığımız 7 günlük bu yolculuğa başlamanı şiddetle tavsiye ederim!
Bu hafta motivasyonumuzu nasıl artırabileceğimizden bahsetmişken sana insanın içini kalkıp bir şeyler yapma isteği ile dolduran keyifli bir film önermeye karar verdim. The Secret Life of Walter Mitty (2013)’nin başkahramanı Walter, Life dergisinin fotoğraf arşivinde çalışmaktadır ve basın-yayın sektörünün zorlayıcı çalışma hayatı ile baş etmek için başlıca aracı geniş hayal gücüdür. Derginin yazılı basından tamamen dijital basına geçişi ile işi tehlikeye giren Walter, son sayıda çıkacak olan önemli bir fotoğrafın negatifinin kaybolmasının ardından kendini bir maceranın içinde bulur. Ben Stiller’ın hem yönetmen koltuğuna oturup hem de başrolü oynadığı bu film, kötü geçen bir günü güzel bir duyguyla noktalamayı sağlayacak bir tatlılığa sahip olmanın yanında iyi yazılmış senaryosuyla insana hayata dair ilham vermeyi de başarıyor.
Bu haftalık İyi Hissettiren Bülten’in sonuna geldik. Umarım kendini yataktan zorla değil de hevesle kaldırabildiğin, işlerini halletmek için fincanlarca kahveye ihtiyaç duymadığın ve çocukken sahip olduğun o içsel motivasyonu tekrar keşfedebildiğin bir hafta geçirirsin.
Kendine iyi bak.
Psikolog Ece Karya Özkan