Küçümseyici bir partner ile nasıl baş edebilirsin?
Merhaba sevgili Relater,
Ben Relate’in içerik koordinatörü Rengim. Sen hazır bugünkü bültenimizin başlığını yeni okumuşken kimsenin sana karşı sergilediği küçümseyici tavırlar ile baş etmek zorunda olmadığını belirtmek isterim. Çünkü küçümseyici cümleler kurmak ve küçümseyen bir tavırda olmak sözel şiddetin bir belirtisi sayılabilir. Ve hiçbirimiz sözel şiddete uğramayı hak etmiyoruz. Kendini böyle bir durumun içinde bulduysan bu senin suçun değil!
Ama gel seninle böyle bir durumda neler yapabileceğini konuşalım. Öncelikle insanın böyle bir durumun içinde olduğunu tespit etmesinin pek kolay olmadığını söylemek isterim. Eğer buna maruz kaldığının farkında olarak bu satırları okuyorsan seni tebrik ediyorum. Öte yandan, sözel şiddeti erken dönemde fark etmek, bu durumla başa çıkmayı ve bu durumu durdurmayı öğrenmek fiziksel ve psikolojik sağlığımızı korumamıza yardımcı oluyor.
Partnerimizle iletişim kurduğumuzda kendimizi aşağılanmış, üzgün, utanmış, suçlu veya herhangi bir şekilde olumsuz hissediyorsak bu bize karşı pek nazik olmadıklarının ve hatta sözel şiddette bulunuyor olabileceğinin bir işaretidir. Eğer kendini sorguluyorsan ve “Ben mi kolay alınıyorum acaba?” gibi düşüncelere kapılıyorsan kırıldığını partnerine ifade ettiğinde nasıl tepki aldığına bakarak partnerinin tavrını daha iyi anlayabilirsin. Eğer seni kırdığı için üzülüyorsa duygularına saygı duyduğunu anlayabilirsin ama eğer duygularını ifade ettiğinde de sana “Sen de amma kolay kırılıyorsun!”, “Buna da üzülür mü insan?” gibi duygularını küçümseyen bir yerden yaklaşıyorsa sana iyi gelmiyor olabilir.
Eğer partnerin seni küçümseyen veya aşağılayan söylemlerde bulunuyorsa - eğer kendini güvende hissediyorsan - yaptığının doğru olmadığını ve bunun isminin sözel şiddet olduğu söyleyebilirsin. Bir tartışmaya gireceğinizi fark ettiğinde partnerinin sana sesini yükseltmesi, hakaret etmesi, alaycı lakaplar takması veya duygularını manipüle etmesi durumunda onunla iletişim kurmaya devam etmek zorunda olmadığını kendine hatırlatabilirsin. Bu davranışların başladığını fark ettiğinde ise bu davranışlara katlanmak mecburiyetinde olmadığına dair partnerini tutarlı ve sakin bir şekilde uyarabilir ve durmadığı takdirde oradan uzaklaşmak isteyeceğini söyleyebilirsin.
Sözel bir şekilde saldırıya uğradığımızı veya kırıldığımızı hissettiğimizde savunmaya geçmemiz ve hatta karşımızdaki kişiye benzer bir üslupla karşılık vermek istememiz çok doğal. Çünkü kendimizi korumak hayatta kalma iç güdülerimizden belki de en temel olanı. Ama yukarıda söylediklerimi partnerinin üslubuna benzer şekilde bağırarak ya da hakaret ederek yapmak yerine makul bir ses tonuyla dile getirmen daha iyi olacaktır. Bu noktada senin sakin kalıp bir sözel şiddet döngüsü yaratmaman, kendine karşındaki kişinin bunu yapmasının seninle ilgili olmadığını hatırlatman faydalı olacaktır. Bunları duymak sana iyi gelmediği için biraz ortamdan uzaklaşmaya ihtiyacın olduğunu, duygu ve düşüncelerini daha farklı ve kibar şekillerde ifade ettiğinde orada olup onu dinleyebileceğini belirtebilirsin. Ortamdan uzaklaşmayı tercih etmezsen karşındaki kişiden bir durup nefes almasını rica edebilirsin.
Sözel şiddet, maruz kaldığımızda öz saygımızı azaltan bir durum olduğu için kendine sık sık ne kadar değerli bir insan olduğunu, bu kişinin seninle bu şekilde konuşmaya hakkı olmadığını hatırlatman sana yardımcı olabilir. Kendini değersiz hissettiğini fark ettiğin anlarda seni değerli kılan şeyleri kendine hatırlatmak sana iyi gelebilir. Bunun yanı sıra, tüm bunlar olup biterken kendini gözetmen ve ihtiyaçlarını göz ardı etmemen mental sağlığını korumanı sağlayabilir.
Kendi iyilik halini garantiye aldıktan sonra eğer duruma çözüm odaklı bir yerden yaklaşmak istiyorsan karşındaki kişinin kırılgan duygularını anlamaya çalışman önem taşıyor. Partnerin o an kendi içinde neler yaşıyor? Ne hissediyor? Seni ve başkalarını sözleriyle incitmek isteyecek kadar nasıl acı çekiyor olmalı? Bunları anlamaya çalışarak empati kurduğunda partnerine iyi gelmiş olmuyorsun, sarf edilen sözleri o kadar da üzerine alınmayarak kendine iyi gelmiş oluyorsun. Kendi etrafında adeta bir koruma kalkanı eklemiş oluyorsun.
Peki bize bu şekilde davranıldığında bağırmayalım, sakince kendimizi, duygularımızı, ihtiyaçlarımızı ifade edip duyulmadıkları takdirde uzaklaşalım ve olabildiğince kendi iyilik halimize odaklanalım dedik. Ama içimizde öyle ya da böyle bazı olumsuz duygular oluşup yoğunlaşacak, değil mi? Haksızlığa uğradığımızı düşünüp öfkeleneceğiz ya da en yakınımızda tuttuğumuz insanın bu muamelesinden ötürü kendimizi değersiz hissedip üzüleceğiz. Bunları hissetmek çok anlaşılır. Bu duruma mahkum değilsin, bunu unutma.
Eğer partnerinin koyduğun sınırlara rağmen sana saygı duymadığını hissediyorsan ama sen de henüz bu ilişkiden çıkmaya hazır hissetmiyorsan mümkünse bireysel terapi ya da danışmanlık alman ve nasıl bir yol izlemenin sana iyi geleceğini keşfetmen önemli olacaktır. Terapi ya da danışmanlık hizmeti alamıyorsan içindeki olumsuz duyguları başkalarına ya da kendine zarar verecek şekilde yansıtmaman için kendini yatıştıracak, sana iyi gelecek egzersizler yapabilirsin.
İşte bedenini ve zihnini gevşetebilmen ve rahatlatabilmen için sana bir egzersiz önerisi: Beden taraması meditasyonu. Bu egzersizi sadece gergin olduğun anlarda değil, öncesinde olumsuz hissetmediğin anlarda da pratik ediyor olmak, gergin olduğun anlarda daha kolay adapte olmanı ve rahatlamanı sağlayabilir. Eğer ilk aşamada bütün egzersizi yapmak sana uzun geliyorsa her pratikte biraz daha uzatacak şekilde parça parça deneyimleyerek de işe koyulabilirsin.
Kendi değerini bildiğin ve her daim kendi arkanda durduğun günlere…
Sevgiler,
Rengim
Not: Eğer güvenliğinin tehdit altında olduğunu düşünüyorsan güvendiğin bir akraban, arkadaşın veya terapistinden destek istemeyi deneyebilirsin. Aile içi şiddete maruz kalıyorsan yalnız olmadığını ve var olan destek kaynaklarını kullanmanın iyi olacağını hatırlatmak isteriz.