Hepimizin beyni aynı şekilde çalışıyor olabilir mi? Olamaz!
Ya problem insanlarda değil de tanımlardaysa?
Gündelik yaşamında çoğu zaman insanların birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu görüyor olabilirsin. Senden ne kadar da farklılar değil mi? Belki yaşananlara senin önceden hiç bakmadığın yerlerden bakıyorlar ya da hiç vermeyeceğin tepkileri veriyorlar. Hatta sadece diğer kişilerle farklı özelliklere sahip olmuyoruz. Aynı olaylara gösterdiğimiz davranışlarımız, hissettiğimiz duygularımız da günden güne farklı oluyor. Hatta bazen bizimle benzer özelliklere sahip insanlarla tanıştığımızda heyecanlanıyor ve ‘ikiz’imizi bulduğumuzu düşünüyoruz. Fakat yeterince yakından bakarsak ufak tefek de olsa farklılarımızı görebiliyoruz.
İşte diğer farklılıklarımız gibi beyinlerimiz de tek bir tipten oluşmuyor. Bu yüzden hepimiz farklı şekillerde öğreniyoruz. Öğrenme zorlukları veya zihinsel farklılıklar, bazılarımızın belirli öğrenme süreçlerine adapte olmasını zorlaştırabiliyor. Bu noktada “nöroçeşitlilik” kavramının önemi ortaya çıkıyor. Uzun bir süre Otizm spektrumu, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, disleksi ve daha birçok öğrenme zorluğu, hastalık veya bozukluk olarak adlandırıldı. Fakat farklılıklarımızı kucaklamaya başladığımızdan beri bu durumlara “nöroçeşitlilik” deniyor. Bu şekilde adlandırılmasının sebebi insan beyninin çalışmasının birçok farklı yolunun bulunması. Nörotipik olmayan insanlar ise aslında pek de azınlıkta değil, popülasyonun %15’ini oluşturuyorlar. Fakat ne yazık ki hala farklılıkları sebebiyle hasta gibi kelimelerle etiketlenebiliyorlar. Özellikle de otizm spektrumunda olan kişiler, ilişkilerde veya empati konusunda dezavantajlı konumda oldukları için hasta olarak karikatürize edilebiliyorlar.
Bugün 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü. Bu günün amacı otizm ile ilgili farkındalığı artırmak ve dışlayıcı düşünceleri değiştirmek. Öncelikle otizmin bir spektrumdan oluştuğunu ve bu spektrumun farklı yerlerinde bulunan kişilerin farklı özelliklere sahip olabileceğini unutmamak gerekiyor. Otizmli bireylerin ihtiyaçları farklı olabileceği için bu kişilerle iletişimde nelere dikkat edilmesi gerektiğine kulak verelim.
Sade bir dil kullanmak: Otizmli bireyler doğrudan, net ve anlaşılır bir dil kullanıldığında daha kolay iletişim kuruyorlar. Dolaylı ya da muğlak ifadeler kullanmak yerine açık ve net bir şekilde konuşmak, otizmli bireylerle kurulan iletişimi kolaylaştırıyor.
Özel ilgi alanlarına karşı açık olmak: Otizmli bireylerin genellikle özel ilgi alanları bulunuyor ve bu konularda oldukça bilgili oluyorlar. Bu konular üzerinden iletişim kurmak eğlenceli olabileceği için bağ kurmayı kolaylaştırabiliyor.
Sadece gerektiğinde dokunmak: Otizmli bireyler genellikle kendilerine dokunulmasından hoşlanmıyor. Bu nedenle, sadece gerektiğinde onlara dokunarak ve hem onların hem bizim rahat hissettiğimiz yakınlıkta durarak saygı gösterebiliriz. Öte yandan bazıları dokunarak iletişim kurmaktan hoşlanabiliyor. Fakat sını rkoymanın önemi sadece spektrumda olan kişiler için değil, yeni yakınlık kurduğumuz kişiler için de geçerli oluyor.
Sabırlı olun: Otizmli bireylerin düşünme ve yanıt verme süreleri farklı olabiliyor. Bu nedenle kişinin kendine özgü şekilde iletişim kurması için ona alan açmak önem taşıyor. Özellikle sık tekrarlara karşı anlayışlı olmak gerekiyor.
Unutma Her zaman Relate Yanında!
Değerli ve sevilesi bir insan olmak için neler yapmamız gerektiğini biliyor musun? Hiçbir şey! Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve kendi değerimizin farkında olmak hayatımızda birçok şeyi değiştiriyor. Bunun çok kolay olmadığının farkındayız. Özellikle yaşadığımız toplum, kendimize verdiğimizi değerleri olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bunun üstesinden gelmek için “Kendi Değerini Keşfetmek” yolcuğuna çıkmaya hazır mısın?
Pozitif psikolojiyi daha önce duymuş muydun? Pozitif psikoloji bizi daha iyiye taşıyan, farklılıklarımıza rağmen hayatı daha yaşanılabilir hale getirmeyi amaçlayan bir alan. Bununla ilgili detaylar için yazımıza göz atmak ister misin?
Toplumda otizm spekturumunda olan bireylerin romantik ilişkilerinde başarısız olacağına dair bir ön yargı bulunuyor. Aslında araştırmalar gösteriyor ki cinsel istek, romantik ilgi ve ilişki yaşama isteği konularında nörotipikler ve nöroçeşitliler arasında önemli bir fark bulunmuyor. Peki neler farklı olabilir? Bu soruların cevapları için bu yazıyı okuyabilirsin.
Otizm spektrumunda yer alan, penguenlerle özel olarak ilgilenen ve yetişkin olmaya çalışan Sam, artık hayatında bir sevgili istediğine karar verir. Netflix’te yer alan “Atypical” dizisi otizmli bireylere karşı farkındalığını artırabileceği gibi penguenlerden hayata dair dersler çıkarmanı da sağlayabilir. Keyifli izlemeler!
Farklılıklarımız bizi gündelik yaşamda zorlasalar da en yakın arkadaşlarımız olabilirler mi? Bu podcast serisinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ndan yakın arkadaşı olarak bahseden ve farklı bir bakış açısıyla bu durumu irdeleyen biri var. Sen de onun bu yolculuğuna katılmak ister misin?