Merhaba Sevgili Relater,
Ben Psikolog Aydan Albayrak. Nasılsın? Bugünkü bültende birlikte şu sorunun üzerine düşünelim istiyorum: Başarıyı istememek, başarısız olmaktan daha kolay geliyor olabilir mi?
Hepimizin kendine ait, çeşitli hayalleri bulunuyor. Kimimiz kariyerinde gelmek istediği yerin hayalini kuruyor, kimimiz bir spor veya sanat dalında çok yetenekli olmak istiyor, kimimiz ise mutlu bir romantik ilişki veya yurt dışında bir ev hayal ediyor.
Bazen hayallerimiz hedeflere dönüşüyor ve biz bu hedefler doğrultusunda adım atmaya başlıyoruz. Bazense hayallerimizi erteliyor ve geri plana atıyoruz. Her ne kadar kendimizi “zaten istemediğimize” ikna etmeye çalışsak da o hayal, içimizde bir yerlerde kalabiliyor ve ara sıra kendini hatırlatabiliyor.
Örneğin, derinlerde bir yerde tiyatro oyuncusu olmak gibi bir hayalimiz varsa bir oyun izlerken duygusal olarak zorlandığımızı fark edebiliyoruz. Benzer şekilde, romantik bir ilişki istemediğimizi söylerken kendimizi etrafımızdaki sevgilileri gördükçe üzülürken yakalayabiliyoruz.
Peki öyleyse neden hayallerimizi yok sayıyoruz?
Çünkü bir şeyi ne kadar çok istiyorsak hayal kırıklığına uğrama ihtimali de o kadar can sıkıcı geliyor. O hayale ulaşamamanın düşüncesi bile bize endişe verebiliyor. İşte bu yüzden, en baştan hiç denememeyi daha güvenli bulabiliyoruz.
Burada takıldığımız engellerden biri de mükemmeliyetçilik oluyor. Hayalini kurduğumuz alanda hemen çok iyi olalım istiyoruz. Konuştuğumuz ilk kişiyle uyum yakalayabilelim, daha ilk haftadan sahneye hakim olabilelim… Kendimize hata payı vermiyor, sanki hata yapmak başarısızlık göstergesiymiş gibi pes etmeye meyilli olabiliyoruz.
Oysaki senin de bildiğin gibi sevgili Relater, bu pek gerçekçi bir beklenti değil. Hatalar, öğrenme sürecinin doğal bir parçası. Çünkü bir şeyleri yapa yapa öğreniyoruz ve her öğrenme yolculuğunda inişler, çıkışlar ve hatta duraklamalar bulunuyor. Böyle zamanlarda büyük resmi hatırlamak bize iyi gelebiliyor. Süreçte zorlansak bile bir gün bir bakıyoruz ki bize bir zamanlar imkansız görünen bir şey artık çocuk oyuncağı gibi gelmeye başlamış.
Bir de şöyle bir şey oluyor:Sanki hayalimiz sadece hedeflediğimiz o “büyük” noktaya varırsak gerçekleşecekmiş, yolda olmanın bir önemi yokmuş gibi düşünebiliyoruz. Oysaki hedefimize doğru attığımız en ufak adımlar bile bizi geliştiriyor. Yolda kazandığımız beceriler, bizi başka alanlarda da besleyebiliyor ve farklı zamanlarda işimize yarayabiliyor.
Nihayetinde, atılan en ufak adım bile hiç başlamamaktan daha kıymetli oluyor. “En azından denedim.” diyebiliyoruz.
O zaman sana soruyorum sevgili Relater:
Hayalini kurduğun ama adım atamadığın bir şey var mı?
Bu hayali ertelemenin gerçek sebebi ne olabilir?
Bir adım atsan en kötü ne olabilir? Ve bu, düşündüğün kadar kötü mü olur gerçekten?
Bu hayalin için bugün hangi küçük adımı atabilirsin? 🐾
Seni Victoria Hutchins’in bu sene çıkan kitabı Make Believe’den bir şiirle uğurlamak istiyorum: Ready, Set, Don’t Go. Kitap, ve hâliyle şiir, Türkçe’ye çevrilmese de Ezgi Erinç bir videosunda bizim için çevirmiş. Buraya tıklayarak dinleyebilirsin. Her seferinde bana umut ve cesaret veren bu şiiri umarım sen de beğenirsin.
Unutma, attığın her adım kıymetli. Ve hayallerine giden yolda #RelateYanında! Eğer hedeflerin için bir adım atmak istiyor ancak bu yolda istikrarını koruyabilmek için desteğe ihtiyaç duyuyorsan Relate uygulamasından Kendine Verdiğin Sözleri Tutmak yolculuğuna başlayabilirsin.
Bir sonraki bültende görüşene dek kendine çok iyi bak.
Sevgiler,
Aydan 🩵