Dünya Sarılma Gününüz Kutlu Olsun!
“Hayatta kalmak için 4, kendimize bakabilmek için 8, büyüyüp gelişebilmek için ise günde 12 sarılmaya ihtiyacımız var.” - Virginia Satir
Heyecanlandığımızda, güzel bir haber aldığımızda, üzüldüğümüzde veya sadece rahat hissetmek istediğimizde yakınlarımıza sarılıyoruz. Dokunmak, temas etmenin ilk adımlarından biri. Hatta hayata geldiğimiz andan itibaren kurduğumuz ilk iletişim dokunmaktan geçiyor. Temas etmediğimiz her şeyde bir anlamsızlık buluyor, kendimizi geriye çekiyor ve bir nevi hayattan kopuyoruz. Oysaki diğerleriyle temas ettiğimizde, hatta onlarla içten bir şekilde sarıldığımızda sadece onları rahat hissettirmekle kalmıyor yakınlık kurma becerilerimizi de artıyoruz.
21 Ocak Dünya Sarılma Günü 1986’dan beri dünyanın çoğu yerinde kutlanıyor. Bugün bize sarılmanın önemini ve sıcaklığını hatırlatmak için var.
Bu yüzden de genellikle yakınındakilere sarılmaktan çekiniyorsan ya da bir neden bulmakta zorlanıyorsan bugünden daha iyi bir neden olabilir mi?!
Sen de zaman zaman sarılmaktan çekiniyor musun? Yalnız değilsin!
Çoğu kültürde selamlaşırken öpüşmek veya sarılmak bile normal kabul edilmiyorken gün içinde bir neden olmadan birine sımsıkı sarılabilmek o kadar da kolay olmayabiliyor. Bizim kültürümüzde bu görece az olsa da birine sarılmak için çoğu zaman iyi bir nedene ihtiyaç duyuyoruz. Halbuki yakınlarımıza sadece “öylesine”, “ içimizden geldiği için” de sarılabiliriz.
Sarılmanın yararları düşünüldüğünde herkesin dokunmayı aynı şekilde arzuladığını düşünme eğiliminde olabiliyoruz. Ancak araştırmalar gösteriyor ki dokunma isteğimiz bağlanma stilleriyle ilişkili olabiliyor. Kaygılı bağlanan kişiler daha çok dokunma isteği duyarken kaçıngan bağlanan bireyler daha az dokunmak isteyebiliyorlar. Çünkü dokunmak güçlü bir duygusal bağ kurma yöntemi ve bu da kaçıngan bağlanan, yani duygusal ve fiziksel mesafenin öne çıktığı kişilerin savunma mekanizmalarını tehdit ediyor.
Diğer yandan, psikolojik problemler yaşayan kişilerin büyük bir çoğunluğu içine kapanmak yerine temas etmeyi veya onlarla temas edilmesini arzuluyor. Bu yüzden belki de birilerine sarılarak onların yakınlık ihtiyaçlarını giderebilirsin.
Eğer sen de yakınlık kurmak istiyor ama bir yandan da bundan korkuyorsan “Dokunma Bana” filminde kendinden bir şeyler bulabilme ihtimalin çok yüksek. Çünkü bu filmde Laura, Thomas ve Christen karakterleri de savunma mekanizmalarını, tabularını ve yakınlık kurma korkularını aşmaya çalışıyor.
Küçükken korktuğunda annenin elinden tutar mıydın? Belki de elinden tutmak korkunu hafifletirdi değil mi? Şimdi de çevrende zorlanan birini gördüğünde ona sarılarak aynı rahatlığı hissettirebilmek mümkün. Sarılmanın korkularımızı gözümüzde küçültmek gibi bir etkisi var, çünkü bize sarılan birileri varken çok daha güçlüyüz! Sarılmanın üzerimizde oluşturduğu diğer faydalar ise şunlar;
Sarılmak kalp sağlığını ve kan değerlerini olumlu etkiliyor.
Sarıldığımızda mutlulukla ilişkili olan oksitosin hormonu salgılıyoruz. Yani sarılmak bizi daha mutlu yapıyor.
Birilerine sarılmak izole olmamızı engellediği gibi bizi varlığımızdan da haberdar ediyor. Bu bir ayıcık bile olsa dokunmanın varoluşumuzla bir ilgisi var!
Stresi azaltıcı etkisinden dolayı hastalıklar önünde koruyucu bir etkisi var.
Sarılmanın acıyı azaltabilme kapasitesi var.
Sarılmak aynı zamanda bir iletişim yöntemi. Başkalarının duygularını anlayabilmeye, sözsüz iletişim kurmaya ve yakınlık duygusunun arttırmaya hizmet ediyor.
Unutma her zaman #RelateYanında!
Sağlıklı ilişkilerin olmazsa olmazların biri de dokunmak. Partnerimizin tenine dokunmak, ona orada olduğumuzu hissettirmek hem ilişkiden aldığımız doyumu hem de yakınlığımızı artırıyor. Çünkü hepimizin onaylanma, ilgi görme ve görülme gibi ihtiyaçları var ve dokunmak bu ihtiyaçlarımızı karşılıyor.
Diğer yandan, kaygılı bağlanan kişilere de dokunmak ve dokunulmak iyi geliyor. Çünkü kaygılı bağlananlar ilişkide temasa önem veriyor, bu yüzden de daha fazla temasta bulunuyor ve talep ediyorlar. Eğer sen de ilişkinde sağlam adımlar atmak ve daha güvenli bağlanabilmek istiyorsan Relate uygulamasındaki “Partnerle Güvenli Bağlanma” yolculuğuna başlayabilirsin.
Diğer yandan bazen istemediğimiz yerden gelen ilgi bizi bunaltabiliyor. Örneğin, kendimizi o kadar yakın hissetmediğimiz kişilerle sarıldığımızda rahatsız olabiliyoruz. Halbuki o yakınlığı kurmaya henüz karar vermediğimiz için bu bir sınır ihlali doğurabiliyor. Bu noktalarda da öfke duygusunu hissetmen çok normal. Eğer sen de sık sık kişisel alanına girildiğini hissediyorsan “Sınır Koymayı Öğrenmek” yolculuğu tam sana göre!
Sana da çocukken bazı şeyler için “Aman ona dokunma!” derler miydi? Klinik Psikolog Elvan “Ne demek dokunmak yasak?” adlı podcastinde dokunmaya dair her şeyi mercek altına alıyor. Neden sarılıyoruz? Dokunma yoksunluğu nedir? Terapide dokunmanın yeri gibi birçok ilginç soruyu araştırmalara dayanarak cevaplıyor. Keyifli dinlemeler!
Bir oyuncak ayı neleri değiştirebilir? Bu Ted konuşmasında, Jeanie “seni önemsiyorum” demenin yolundan, bunun insanların üzerindeki inanılmaz etkisinden ve sarılabildiğimiz ayıcıklardan bahsediyor.
Haftaya Sarılmayı Yayma Zamanı
Temas bağımlılarının çok mutlu olacağı bir hafta olacak gibi, ne dersiniz? Doya doya sarıldığımız bir hafta olsun!