Merhaba Sevgili Relater,
Nasılsın? Bugün sana bir psikolog olarak değil, ülkede olup bitenleri yakından takip eden biri olarak yazmak istiyorum.
Son dört haftadır gerek sokakta gerek sosyal medyada elimden geldiğince ses çıkarmaya, tüketim miktarımı azaltmaya, tercih ettiğim markaları özenle seçmeye, yani değişime katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Tahmin edersin ki telefondan sürekli gündemi takip ediyorum ve açıkçası bu sebeple her günüm biraz bulanık geçiyor. Bazen sadece öfkeli olduğumu hissediyorum ama bunun dışında nasılım, neye ihtiyacım var — fark etmekte zorlanıyorum.
Belki bu satırları okurken sen de benzer bir yerden geçiyorsundur. Bu yüzden bu süreçte bana iyi gelen ve gelmeyen bazı şeyleri seninle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, bu yola umutla bakan ve neden bu yolda olduğumuzu hatırlatan insanlarla bir araya gelmek bana iyi geliyor. Sosyal medyada da sesini benzer şekilde kullanan hesapları takip ediyorum. Yalnız olmadığımı hatırlamak beni güçlendiriyor.
Bununla birlikte, her şey yolundaymış gibi davranan hesapları, gördüğümde umudumu azalttıkları için engelliyorum. Birlik ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda sessiz kalanları görmek güvenimi kırıyor. Umudum azalıp güvenim kırıldığında ben de elimden gelenin en iyisini yaparak öfkemi aksiyona dökmekte zorlanabiliyorum. E böyle bir zamanda da bunun olmasını istemem.
Öte yandan, güvenilir kaynaklardan bilgi almaya ve doğruladığım bilgileri paylaşmaya dikkat ediyorum. Böylece her çıkan sesle kafa karışıklığı yaşayıp yorulmaktansa enerjimi koruyarak hareket edebiliyorum. Etrafımdaki insanları da hem yanlış bilgiden korumuş hem de çevremizde olup bitenler hakkında bilgilendirmiş oluyorum. Kaç takipçim olduğu hiç önemli değil, önemli olan dünya üzerinde büyük ya da küçük bir etkim olabileceğini bilmek!
Öfkemi aksiyona dökmekte zorlandığım anlarda ise kendime iki şeyi hatırlatıyorum:
Bu ülkede uzun vadede görmek istediğim olumlu değişimleri (sürdürmesi yer yer zor olsa da), anlık kolaylıklara tercih edebilirim. Bu iradeye sahibim. Daha özgür ve adil yarınların umuduyla adım attığımı bildiğimde bu yolda devam etmek kolaylaşıyor.
Sırf düşüncesini dile getirdiği için tutuklanan, sokağa çıktığı için darp edilen ve gözaltında tacize uğrayan insanları unutamıyorum. Onları düşündüğümde alışverişimi mücadeleye destek veren marketten yapmak için fazladan yürümek veya her hafta televizyondan takip ettiğim diziyi artık izlememek o kadar da zor gelmiyor.
Bu bir maraton. Bu nedenle, mücadeleyi sürdürülebilir ve istikrarlı kılmak önemli.
Gündelik seçimlerimizin meyvesini verdiği günleri görebilmek umuduyla…
Aydan
Normale dönemeyiz, çünkü eski normalimiz sorunun ta kendisiydi.