Yas Psikolojisi | Kayıplarımızla Nasıl Baş Edebiliriz?
Merhaba Sevgili Relater,
Ulusal yası henüz yeni deneyimlemişken bu hafta yas süreci, yasın getirdiği duygular ile baş etmek ve kolektif yas hakkında konuşalım istedik. Ben Relate içerik ekibinden Ece Karya Özkan. Bu haftanın bültenini ben kaleme alıyorum!
Ülkemizdeki milyonlarca insanın ortak duygular paylaştığı bir gün yaşadık bu hafta. Belki siren sesleri ile uyandık, belki telaş içinde işe ya da okula yetişmeye çalışırken zamanı durdurduk. Belki dünya durmadı ama dünyanın bir parçası olan bizler bir dakikalığına durduk. Eğer daha önce 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe kalabalık bir sokakta ya da işlek bir yolda bulunduysan gündelik hayatın koşturmacasının aniden duruşuna ve insanların sessizlik içerisinde öylece durarak birbirine bakışına şahit olmuşsundur. Ben her yıl bu sessizlik anında hep birlikte duruyor oluşumuzun yas tutmanın ve yasın getirdiği duygularla baş etmenin ne kadar iyi bir imgesi olduğunu düşünürüm.
Hepimiz hayatlarımızın farklı dönemlerinde bambaşka yas süreçlerini deneyimliyoruz. Bu bazen sevdiğimiz birinin hayata veda edişi ile oluyor, bazen bir ilişkinin ya da arkadaşlığın bitişi ile, bazen ise bir şehirden başka bir şehre taşınmak ile. Sevdiğimiz bir küpenin kaybolması ya da her gün kullandığımız kupanın kırılması bile ardında yumuşak da olsa bir çeşit yas bırakabiliyor. Kariyer değiştirmek, çocuk sahibi olmak, olumlu ya da olumsuz olması fark etmeksizin hayatımızda önemli bir değişiklik yaşanması ya da terapi almak bile beraberinde bir yas süreci getirebiliyor çünkü böyle durumlar eski kimliğimizin bazı parçalarına veda etmemizi gerektirebiliyorlar.
Bunun yanı sıra; doğal afetler, salgınlar, savaşlar ya da kitlelerce değer verilen bir insanın ölümü de kolektif olarak deneyimlenen bir yas sürecini doğurabiliyor. Ancak elbette kolektif bir yas söz konusu da olsa bu yasın nasıl yaşanacağı, bireylerin bu süreçte nasıl hissedeceği ya da bu hisleri nasıl dışa vuracağı kolektif bir akıl tarafından belirlenmiyor. Yas süreci, herkesin kendi yaşam koşullarına ve yaşanan kaybı nasıl algıladıklarına göre değişiyor. Yas tutmak, kimimizde öfke, kimimizde suçluluk duygusu doğuruyor. Kimi yaslarda bir boşluk hissi ağır basıyor, kimisinde yoğun bir keder. İnsanın bağıra bağıra ağladığı zamanlar da oluyor, tek bir laf etmeden öylece oturduğu da… Bir hışımla işlerine sarıldığı da, yemek dahi yiyemez olduğu da... Çoğunlukla da hepsi bir arada görülüyor. Ancak hepsi süreç içerisinde kendi akışında gerçekleşiyor. Bu nedenle her ne kadar acı verici bir deneyim olsa da kayıp hayatın, yas tutmak da insan olmanın bir parçası aslında.
Madem yas sürecinin insana ağır gelebilse de bir yandan da hayatın kapı dışarı edilmez bir parçası olduğundan bahsediyoruz, o zaman yas sürecindeysek neler yapabileceğimize bakalım mı? Kayıpla nasıl baş edebiliriz? Bültenin bu kısmında yas sürecindeyken güç alabileceğin, kaybın getirdiği zor duygularla mücadele ederken sana destek olabilecek ve süreci daha sağlıklı yönetmende sana yardım edebilecek bazı noktaları listeledik ancak bu noktada yas sürecinde iyi gelebilecek şeylerin herkes için farklı olduğunu, yası tutulan durum aynı bile olsa kimimiz için daha uzun kimimiz için daha kısa sürebileceğini, süreçte aceleci olmamayı ve bahsedeceklerimizden ilhamla kendi içine bakmanın senin için daha isabetli bir yardım eli uzatabileceğini de hatırlatmak isteriz:
Kendimize yas tutmak için izin vermek.
Kaybın ilk aşamada yaşattığı şok ve şokun hemen ardından gelen duygular başta çok güçlü olabilirler. Böyle zamanlarda bu duygulara izin verirsek altında ezileceğimizi düşünmek anlaşılır olsa da süreci bu düşünce ile ilerletmek duygularımızı bastırmamıza ve bastırmak da bu duyguların daha sonra farklı psikolojik problemlerle karşımıza çıkmasına sebep olabiliyor. Bu durumda da yalnızca acıyı ertelemiş ve erteledikçe de güçlendirmiş oluyoruz. Bu noktada, duygularımızı hissetmek için kendimize izin vermek ve bize söylediklerine kulak vermek oldukça değerli oluyor. Aynı 9’u 5 geçe olduğu gibi biraz olsun durmak ve kendi içimizde içimizdeki duygularla baş başa kalabileceğimiz güvenli alanlar inşa etmek gerekiyor.
Bir araya gelmek.
Yasın herkes tarafından farklı deneyimlenmesi birçok açıdan ortaklaşabildiğimiz bir süreç olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Sevdiğimiz birini kaybettiysek o kişiyi kaybetmenin acısını yaşayan diğer insanlarla bir arada olmak ve birbirimizin duygularını paylaşmak, kendi duygularımızı yaşamamız için güvenli bir alan açıyor bize. Bizimle benzer durumda olanlara destek olabilmek ve sosyal desteğe açık olmak yas sürecinde çok önemli bir yer tutuyor.
Kendimize iyi bakmak.
Yas süreci yoğun stres yaşadığımız ve hemencecik bu stresin geçmesinin pek de mümkün olamadığı bir dönem oluyor. Kaldı ki “hayatın birileri için akmaya devam etmezken bizim için hala akıyor olması” düşüncesi bazen suçluluk duygusunun yas sürecinde ön plana çıkmasına sebep olabiliyor. Böyle zamanlarda kendimize iyi bakabilmek bir yana, yasın getirdiği olumsuz duyguların geçmesinden bile utanabiliyoruz. Kolektif yas süreçlerinde de görülen bu durum savaş, doğal afet ya da salgın gibi durumlarda hayatta kalan olsak bile acımızla ancak yaşamı felç ederek baş edebildiğimiz çünkü hayatta kalan olduğumuz için bunu hak ettiğimizi düşündüğümüz bir yere evrilebiliyor. Bu felaketleri önceden görmemiz ve kontrol etmemiz mümkün olmadığı gibi ne savaşı ne de doğal afetin sonuçlarını kimse hak etmiyor. Bu noktada yavaş yavaş da olsa rutinlerimize geri dönebilmemiz, yoğun stres içerisinde bağışıklığımızın yenik düşmemesi için olabildiğince sağlığımıza dikkat etmemiz ve uykumuzu alabilmemiz zor dönemlerde daha dayanıklı kalabilmeyi sağlıyor. Bunu kayıplarımızı unutmakla ya da umursamaz olmakla karıştırmamak gerekiyor. Eğer yaşanılan doğal bir kayıp değilse ve savaş ya da ihmal gibi bir sebepten kaynaklanıyorsa dünyadaki bu adaletsizliğe karşı gelebilmek de ancak direncimizi toplamakla mümkün oluyor.
Tüm bunlara ek olarak, yasın insan hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri olabildiğini, bu sebeple etkilerinin uzun sürebileceğini, hatta bazen üzerinden uzun zaman geçse ve bir süredir bu kayıp aklımıza gelmese dahi hiç beklemediğimiz bir zamanda gelişigüzel bir yerden bizi bir anlığına sarsabildiğini aklımızın bir ucunda bulundurmak, bunun çok doğal ve insani olduğunun da bilincinde olmak bize yardımcı oluyor. Sıkça duyduğumuz gibi, psikolojik olarak iyileşmek lineer bir süreç olmuyor. Yas dalgalar halinde gelebiliyor. Deniz bazen durgun olur, bazen lodos tutar. Yüzerken bir anda dalganın altında kalmak yüzmekten beklemediğimiz bir şey değildir. Zaman zaman bazı dalgaların arkasından yüzeye çıkabilmek daha zor olsa da yakınlarımızdan bize el uzatmalarını isteyebilir ya da dalgalı bir denizde nasıl yüzebileceğimizi bir profesyonelle beraber keşfetmek için psikoterapi almayı da değerlendirebiliriz.
Bunların yanı sıra, yas sürecinin yoğun duygularıyla baş ederken Relate uygulamasını indirip “Zor Duygularla Baş Etmek” ya da “Duygusal Dayanıklılık Kazanmak” yolculuklarına çıkmanın da iyi gelebilecek alternatiflerden olduğunu hatırlatmak isterim!
Sana zor zamanlardan geçsen dahi bu sürecin etrafında büyüyebildiğin, duygularına kulak verebildiğin ve ihtiyacın olduğunda yakınlarından şefkat alabildiğin bir hafta diliyorum. Kendine iyi bak, görüşmek üzere!
Kucak dolusu sevgiler,
Ece Karya Özkan
Not: İleride bahsetmemi istediğin bir konu varsa ecekarya@therelate.app mail adresinden bana ulaşabilirsin. 🌻
Kaybımızın 85. yılında da Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve derin bir özlemle anıyor, acısını hala yüreğimizin derinlerinde hissediyor ve kendisinin de söylediği gibi naçiz vücudu toprak olsa bile kurduğu Cumhuriyet’i ilelebet payidar kılmaya, yükseltmeye ve yaşatmaya devam ediyoruz!