Hepimiz belli sosyal yapılar içinde, farklı kültürlerde yetişiyoruz. Bu yüzden hepimizin kafasında belli toplumsal kodlar var. Başka kültürlere, milletlere, topluluklara, inançlara, inanışlara, bakış açılarına, cinsel yönelimlere, cinsiyetlere dair kodlarımız var. Bu kodların bizde yarattığı ön yargılar çoğu zaman kullandığımız dilde yer alıyor. O kadar uzun zamandır süregelen ön yargılarımız var ki bu köklenmiş düşünce kalıpları günlük hayatımızda yer buluyor. Oysaki “öteki”leştirdiğimiz her şeye tekrar yakından bakabilir ve doğru bildiğimizi sandığımız bazı şeyleri sorgulayabiliriz. Özellikle içinde bulunduğumuz bu zor günlerde birbirimizi anlamaya ve bir olmaya çok daha fazla ihtiyacımız var.
Sen de ön yargılı olduğun kişilere, gruplara ya da fikirlere yakından bakmaya ve onları tanımaya çalışmaya ne dersin?
En temel ihtiyaçlarımızdan biri kabul gördüğümüzü hissetmek. Bulunduğumuz çevrede dışlandığımızı fark edersek bu durum fiziksel bir şiddet içermese bile içimizde somut bir acı hissedebiliyoruz. Sosyal dışlanmayı deneyimleyen insanlar kontrolün kendilerinde olduğunu hissetmek için daha agresif davranışlara başvurabiliyorlar. Yok sayıldığımızı hissettiğimizde kendimizi daha çok ortaya koyabilmek için bize iyi gelmeyen davranışlarda bulunmamız çok muhtemel. Çünkü hepimiz sosyal varlıklarız ve yaşamımızda diğerlerinin desteğine ve yakınlığına ihtiyaç duyuyoruz.
“Herkes çok normal, ben hariç…” diyor musun? Yanılıyorsun!
Hepimizin birbirinden farklı birçok özelliği var. Aslında farklılıklarımız bizi biricik ve benzersiz yapıyor. Aslında olmadığımız bir kişi olmaya çabalamak, farklı yanlarımızı görmezden gelmek kendi benliğimizi tanıma ve tanımlama süreçlerimizi baltalayabilir. Onurlandırılması gereken özelliklerimizi yok saymaya çalışmak yerine onları şefkatle kucaklayabiliriz.
Unutma her zaman #RelateYanında!
Çoğumuz aslında birbirimizi gerçekten tanımadığımız için ötekileştiriyoruz. Birbirimizi anladıkça ve farklılıklara hoşgörü duymayı öğrendikçe daha sağlıklı ilişkiler kurabiliyoruz. Bunun yolu da insanları etkili bir şekilde dinleyebilmekten geçiyor. Eğer karşımızdaki kişiyi merakla dinlersek hem yakınlık kurma ihtiyacımızı gideriyor, hem de o kişiye karşı daha içten bir şefkat duyuyoruz. Relate uygulamasındaki “Etkili Dinleme Becerilerini Geliştirmek” yolculuğu sadece ayrımcılıkla baş etmede değil, bakış açını genişletmen için de sana yeni yollar gösterecek.
Onları henüz tanımasak bile insanlar hakkında önden olumlu ya da olumsuz yargılara varıyoruz. Bu yargılar bizi bazen doğrulasa da çoğu zaman gerçekte neler olup bittiğini göremiyoruz. Deniz Dülgeroğlu’nun bu podcastinde anlattığı hikayede kendinden bir şeyler bulabilirsin. Keyifli dinlemeler!
Çoğumuz bazı meslekleri, ideolojileri veya hiç karşılaşmadığımız grupları belli yargılarla damgalıyoruz. Bu damgalamalara yakından bakmak için ön yargılı olabileceğin gruplara soramadığın soruları senin için sormuşlar. Eğer “Soramazsın” serisine henüz denk gelmediysen bugün bunun tam zamanı!
Bu hafta okuman gerekenler
Golyadkin toplum tarafından dışlanan ve içinde birçok çatışmayı barındıran bir anti-kahraman. Dostoyevski’nin ölümsüz eseri “Öteki” bu konuyu daha detaylı anlamak için güzel bir kaynak olabilir. İnsana dair birçok şeyi barındıran bu romanı eğer hala okumadıysan bir şans verebilirsin.