Merhaba sevgili Relater!
Ben Relate içerik ekibinden Klinik Psikolog Rengim. Kasım ayının ilk bülteninde hepimizin kaçınılmaz bir şekilde karşısına çıkan indirim haberleri hakkında konuşalım istedim.
Kasım ayı reklamların coştuğu ve indirim fırsatlarının birçoğumuza oldukça cazip hale geldiği bir dönem. Bu durum, bize hem istediklerimizi uygun fiyata bulma heyecanı yaşatıyor hem de sonsuz reklam ve ürün seçeneğiyle karşı karşıya kalmamız bazen bunaltıcı olabiliyor. Öte yandan zaman zaman hoşumuza giden her şeyi alamayacağımız gerçeğiyle yüzleşip hüzünlenebiliyoruz. Haydi gel bu ay, alışveriş çılgınlığına kapılmadan önce bir an durup neler yaşayabileceğimize bakalım ve bu ayı kendimiz için en iyi olabilecek şekilde değerlendirelim!
İndirimleri görünce senin içinde hangi duygular uyanıyor? Heyecan, mutluluk, telaş, huzursuzluk, suçluluk, kaçırma korkusu... Peki bu duyguların davranışlarımızı yönetmesine izin verdiğimizde ne oluyor? Ya kaçırma korkusu ve heyecanla ihtiyacımız olmayan ürünleri plansızca sepete ekleyiveriyoruz ya da kaygı ve suçlulukla ihtiyacımız olan şeyleri almayı erteliyor ve fırsatları kaçırıyoruz. 😩
Bunun yerine, duygularımızı düzenleyerek sakinliğimizi korumamız ve daha mantıklı kararlar almamız mümkün! Örneğin, heyecanımızı bir anlığına kenara bırakıp derin bir nefes alarak “Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı?” diye kendimize sorabiliriz. Böylece daha bilinçli bir şekilde alışveriş yapabiliriz.
Peki, neden ihtiyacımız olmayan şeyler almak istiyoruz?
Gereksiz şeyler satın almak istememizin ardında içsel ve dışsal faktörler bulunuyor. Dışsal faktörler, genellikle markaların zekice hazırladığı pazarlama taktikleri veya mağaza ortamının cazibesi gibi unsurlar oluyor. İçsel faktörler ise yaşam memnuniyetimiz, o anki duygusal durumumuz, sosyal çevremizden öğrendiğimiz ihtiyaçlarımız, dürtüsellik ve bağımlılık eğilimlerimiz ile öz saygı seviyemiz olarak tanımlanıyor. Bazen modumuzun düşük olduğu bir anın içerisindeyken bir ürünü satın almanın hayatımızı değiştirebileceğine inanabiliyoruz ancak genellikle değişen tek şey kredi kartı limitimiz oluyor. Ancak yalnızca indirimde oldukları için ihtiyacımız olmayan eşyaları almak yerine, gerçekten hayatımıza neşe ve değer katacak şeylere yöneldiğimizde, seçtiğimiz ürün yaşam kalitemizi dahi yükseltebiliyor.
İlle gereksiz şeyleri almayıp minimalist mi olalım?
Minimalizm, aslında sadece ihtiyacımız olan 3-5 parça eşyaya sahip olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu felsefe, temelde abartılı tüketimden kaçınmayı vurguluyor. Minimalizmi hayatımıza dahil ederek hala bize neşe getiren parçaları satın alabiliriz. Ancak belli bir miktarın üzerinde olup da bize yük olan eşyaların varlığından arınarak zihinsel bir ferahlığa da kavuşabilir, aynı zamanda sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunabiliriz. Sırf indirimde olduğu için bugün gözümüze hoş görünen ama yarın çok da umrumuzda olmayacak bir bardaktan beş tane almak yerine gerçekten bizim için uzun yıllar güzel bir anlam taşıyacağını bildiğimiz bir fincanı almak da minimalizme benzeyebiliyor.
Kasım ayı indirimlerinde alışveriş çılgınlığına başlamadan önce alışveriş bağımlılığına komik bir bakış atmak istersen Bir Alışverişkoliğin İtirafları tam sana göre! Rebecca Bloomwood'un alışveriş tutkusunu izlerken hem alışverişin hayatımızdaki yerini sorgulayacak hem de eğlenceli bir yolculuğa sürükleneceksin. İndirimlere kapılmadan önce bu filmi izlemeni öneririz.
Bültenimizin sonuna gelirken bu dönemde duygularını daha iyi düzenleyip mantıklı kararlar almak istiyorsan Relate uygulamasındaki ücretsiz 7 günlük “Duygularımızı Yönetebilmek” yolculuğuna çıkmak sana çok iyi gelecek! Yolculuğunu tamamladıktan sonra sana nasıl geldiğini bize bildirmeyi unutma.
Ayrıca kullanıcılarımızın geri bildirimlerini toplamak için oluşturduğumuz ankete buradan ulaşabilirsin. Kendimizi ve içeriklerimizi geliştirmek için senin yorumlarına ihtiyacımız var.
Kendine iyi gelecek şeyler yaptığın bir kasım ayı geçirmeni diliyorum 🧡
Sevgiler,
Klinik Psikolog Rengim Lal
Bir çok kişi için uyarıcı, uyandırıcı bir yazı olmuş
Tebrik ederim 👏🏻👏🏻👏🏻